23 Haziran 2009

Akaretler

Sabah 4'te uyandım. Kurt gibi açtım. Hemen anneme seslendim. Gözler kapalı bir halde geldi, beni emzirdi. İçimden uyumak gelmedi, ne yapayım? Annemi 1 saat uğraştırdım, ne yaptıysa direndim uyumadım. 1 saatin sonunda annem uykusuzluktan gözü dönmüş bir şekilde "Al kızını" diyerek beni babama sepetledi. 1 saat de babamla oynadıktan sonra 6 gibi sızmışım. Uyandığımda 8:20'ydi. Canım sıkıldı, bir de acıkmışım, yine anneme seslendim. Sağolsun kalktı geldi, beni emzirdi. Baktım babamın alarmı çalıyor ooo şenlik var, ben uyurmuyum?? Annem bu sefer fazla uğraşmadı beni yataklarına aldı, 9:30 gibi ellerimi yerken uyuyakalmışım. Uyandığımda taksideydik. Akaretler diye bir yere gidiyormuşuz, işimiz varmış. Ne kadar güzel bir yermiş orası öyle? Kendimi Paris'te sandım. Bir de baktım ne göreyim, nasıl yattıysam o şekilde Akaretler'deyim! "Annecim ne yaptın, buraya gelirken süsleseydin ya beni!" dedim. O kadar derin uyuyormuşum ki ne yaptıysa uyanmamışım. "Boşver" dedi, "O kadar güzelsin ki ekstradan süse hiç ihtiyacın yok" Gerçekten öyle galiba, sokakta herkes beni sevdi, tüm gözler bendeydi.

Annem beni kanguruda çıkardığı zaman minik bir çantaya ihtiyaç duyuyor. Bakıyoruz ama bir türlü güzel birşey bulamadık. Ta ki bugüne kadar. Marc by Marc Jacobs'da minik bir çanta beğendik.

Gerçekten çok minik ama fiyatı boyutlarıyla ters orantılı, 500 TL'ye merdiven dayamış.

Yokuşu çıkınca bir de ne görelim; Caffé Nero! :) Hemen koştuk, kahvaltımızı yaptık. O kadar güzel bir rüzgar vardı ki, annemin kucağında uyuyakaldım. Annem biriyle konuşuyordu ama şifreliydi galiba anlayamadım. Sonradan öğrendiğime göre İngilizce'ymiş. Annem bana İngilizce şarkılar dinletiyor, aşina olduğum için zamanı geldiğinde öğrenmem daha kolay olacakmış. Caffé Nero'dan kalkıp eve dönerken Migros'a uğrayıp Pampers'ımı aldık ve taksiye bindik. Eve gelince 5 dk arayla 3 kez kaka yaptım. Annem 4. bezi taktığında rahatladım. :) Babam sağolsun!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder