29 Ağustos 2009

Eleman aranıyor

Üni. mezunu, güçlü-kuvvetli, sabırlı, prezentabl, esnek çalışma saatlerine uyabilecek eleman aranıyor.

Görev tanımı: Bezim değişirken çok fazla sağa sola dönmemden ötürü bezimi bağlayamadığı için sinirden deliye dönen anneme yardım etmek.

Ücret: Dolgundur.

Müracaat: Bu post'a yorum olarak anneme müracaat edebilirsiniz.

28 Ağustos 2009

Çirkin bebek yoktur, bakımsız bebek vardır

Güzelliğime olduğu kadar bakımıma da çok düşkünümdür. Her gece yatmadan önce banyomu yaparım, Mustela Massage Oil ile masajımı alırım, kulaklarım temizlenir, temiz giysiler giyer öyle yatarım. Tırnak bakımı da en az günlük bakımım kadar önemlidir benim için.

Bugün Rubi ve Lisya'nın düğünü öncesi son rötuşlar için annemle maniküre gittik. Sohbet, muhabbet, sütler, çaylar, kahveler derken deşarj oldum valla. Henüz saçım olmadığı için kuaföre gidemiyorum ama bu bakım işini şimdiden çok seviyorum. :))

27 Ağustos 2009

BCG aşım iltihaplandı

Bugün verem aşısı olduğum yerde çıkan kabuk kalktı ve içinden iltihap aktı. Doktorum paniğe gerek olmadığını, gayet normal bir durum olduğunu söyledi. Tentürdiyotlu pamukla temizlemem gerekiyor. Annem şimdilik kolonya ile sildi, o da olurmuş. Babacığım gelirken tentürdiyot alır mısın?

25 Ağustos 2009

Yavru aslan deplasmanda

Dün dayım aradı ve dedi ki: "Elacığım, ben yarın gece uçağıyla geliyorum. Kombine satışında yarın son gün, 7'ye kadar almam lazım ama yetişemeyeceğim. Sen benim için gidip alabilir misin? Kapalı alt kombinesi istiyorum. 1.150 TL. Sen ver, sonra hesaplaşırız."

Dayım kırk yılda bir benden birşey istemiş, almaz mıyım, alırım tabii. Sıra vardır belki diye sabahtan gittim stada. Taksici "Ben sizi beklerim küçük hanım." dedi, hemencik alıp geldim, aynı taksiyle eve döndüm. Dayıcım, bak işte kombinen hazır, görevi başarıyla tamamladım.Babamın kombinesini de ben almıştım. Artık bu konuda profesyonel oldum diyebilirim.

Doğruyu söylemek gerekirse İnönü Stadı'nın yeri çok güzel ama bizim Ali Sami Yen cehennemi bir başka. İnanın kendi takımım diye söylemiyorum. Renkleri yüzünden herhalde... Siyah-Beyaz nerdeee, ateş gibi Sarı-Kırmızı nerde? Şükrü Saraçoğlu'nu da gördüm dışardan. Karşıya doktoruma giderken önünden geçiyoruz. İçini anlata anlata bitiremiyorlar ama o dışarıdaki koku yok mu? İğrenç!

Bu arada daha önce bahsetmiştim, dayım ve dedelerim Beşiktaşlı. Beni BJK formasıyla görecekleri günün hayaliyle yaşıyorlar. Bunun için her fırsatı değerlendiriyorlar. Örneğin Celal dedem geçenlerde bize maç seyretmeye geldiğinde beni kucağına alıp BJK t-shirt'üyle fotoğraf çektirmek istedi. Bir türlü güzel fotoğraf veremedim, elimde değil. Bu renkler bana hiç gitmiyor...Sizleri üzmek istemem ama ben gerçekten Galatasaraylıyım. Gelin, maçları bizde birlikte seyredelim, yavru aslan kükrediği zaman da sakın şaşırmayın. :)

24 Ağustos 2009

Biz küçük melekler BPA'sız ürün kullanmayı hakediyoruz

2 haftadır biberon kullanıyorum. Sadece anne sütüyle beslenirken ne güzeldi, emzikle de aram iyi olmadığından beslenmemde yapay olan hiçbir şey yoktu. Doktorum süt takviyesi yapalım dediğinde annemin benim için seçtiği Avent marka biberonu kullanmaya başladım. (Daha önce birkaç kez alıştırma denememiz olduğundan yadırgamadım.) Biberon emziğini kavrayış hareketim annemin memesini kavrayışımla aynı. Ağzımı kocaman açıyorum, minik deliği sayesinde sütü memeden gelirmişcesine azar azar içiyorum. 2 haftadır meme ile olan ilişkimde de bir aksama yok. Hayatımıza mutlu mesut devam ediyorduk ki... Annem bugün internette okuduğu bir yazı ve bu yazının kaynaklarını takip ederek ulaştığı onlarca sayfada okudukları karşısında dehşete düştü.

Biberonlarımızın hammaddesi olan polikarbon plastiğin katılaşmasını sağlayan bir madde var: Bisphenol A. Bu kötü BPA, mamanız biberon içinde ısıtıldığı zaman, biberonlarınız steril edildiğinde, kaynatıldığında ya da bulaşık makinesinde yıkandığında açığa çıkıyor. Açığa çıktığında yani besinlerimize karışıp minik vücutlarımıza girdiğinde ne oluyor peki? Kanser, obezite, erken ergenlik, hiperaktivite vs.

BPA'nın insan sağlığına olan zararları klinik deneylerle kanıtlanmış durumda. Öyle ki Amerika, Kanada ve bazı Avrupa ülkelerinde BPA'lı ürünlerin satışı kesinlikle yasak. Kamuoyu oluşturabilen, insan hayatının önemli olduğu bu gelişmiş ülkelerde satılamayan BPA'lı ürünler ne oldu peki? Bizim gibi 2. ve 3. sınıf ülkelerdeki bebeklerin kullanımına sunuldu. Annem bunları öğrendiğinde çileden çıktı!!! Sen koskoca Aventsin. BPA'sız ürünlerin de var. Neden Türkiye pazarına, Türk bebeklerine seçme şansı vermiyorsun? Alternatifimiz yok ki... Rafta ne varsa onu alıyoruz. Hatta anneniz okumayı araştırmayı seven biri değilse bu durumdan haberiniz bile olmadan mamalarınızı mideye indiriyorsunuzdur!

Annemin süt sağma pompası ve saklama poşetlerinde tercih ettiği marka Medela. Medela'nın ürünlerinde BPA bulunmuyormuş. Yani sağarken ve saklarken şanslıyım. Peki içerken? Maalesef Medela'nın biberon emziği yok. 2 haftadır ben de vücuduma BPA alıyormuşum. :(

Henüz Türkiye'de BPA'sız (BPA Free) biberon bulunmadığına göre elimizdeki biberonları atıp BPA'sızlarını alamıyoruz. Peki ne yapıyoruz? Bugünden itibaren biberonlarımı kaynatmıyoruz, steril etmiyoruz, bulaşık makinasında yıkamıyoruz. Zaten doktorum hastanede değilsem ve ürünleri bir tek ben kullanıyorsam sterilizasyon işleminin gereksiz olduğuna inanıyor. Annem bundan sonra biberonlarımı ve emziklerimi ılık sabunlu suda yıkayacak. Bir yandan da BPA'sız biberon araştıracak. Bir söylentiye göre Avent BPA'sız ürünlerini eylülden itibaren Türkiye'de satışa sunacakmış. Sağolsunlar, lütfetmişler! Philips gibi dünya devi bir firmanın böyle ucuz davranışlarda bulunduğuna inanamıyoruz ve onu kınıyoruz! Annem firmaya konuyla ilgili mail attı. Artık olan olmuş ama en azından Türkiye'nin farkındalık gösteren, eğitimli, sağlıklı ve kaliteli bir yaşamın önemine inanan insanlardan oluştuğunun farkına varmalarına yardımcı oluruz belki. Maili tüm arkadaş listesine fwd etti. Siz de zaman ayırıp iki satır yazabilirseniz çok iyi olur.

BPA'sız biberon bulup aldığımızda buradan haber vereceğim. Aradığımız ürün Polyether Sulphone (PES) adlı malzemeden yapılmış, doğal olarak bal renginde olan bir biberon. İlk tercihimiz Avent olmayacak ama biz bebekler alıştığımızdan başka ürünü kabullenemiyoruz maalesef. "Lanet olsun içimdeki Avent sevgisine!" deyip Avent alacağız galiba yine. :(

Konuya rastladığımız blog'a burada yer vermeden olmaz. Evin Kedisi'ne ilk kıvılcımı çaktığı için teşekkür ediyorum.

23 Ağustos 2009

Prens Adalarını keşfe devam

Bir prenses olarak keşfettiğim ikinci Prens Adası Büyükada oldu. Aslında geç bile kaldım çünkü büyük babaannemin Büyükada'da evi var. Neredeyse yazı bitirdik, bir türlü gitmeye fırsat bulamadık. Önümüzdeki 3 haftasonu programı da şimdiden set edildiğine göre bugün de gitmeseydik büyük babaannemi görmeye Nişantaşı'na gitmek gerekecekti. Biz de adada güzel bir gün geçirmenin keyfinden mahrum kalacaktık.

Yine çok erken başladık haftanın son tatil gününe. 10:45 deniz otobüsüne yetişebilmek için erkenden kalkıp hazırlandık. Koşa koşa Kabataş'a gittik, deniz otobüsüne binen son yolcular bizdik. Giderken de dönerken de yaramazlık yapmadım. Annem uçak diye birşeyden bahsetti. Haftaya uçağa binecekmişim. Bana uçağı anlattılar, uçakta da böyle uslu olmamı söylediler. Uçak ne ki? Hiç görmedim daha önce. Annem elini karşıya doğru uzatarak "Vuuuuu" dedi. "Vuuuu" ne yahu?

21 yaşına kadar babam her yazı Büyükada'da geçirmiş, dolayısıyla çok anısı var. Eve doğru yürürken bol bol nostalji yaptı kendince. Bütün arkadaşlarının evlerini gösterdi, biz de annemle tanıyormuş gibi baktık öyle. Annem geçen seneye kıyasla adanın daha temiz olduğunu söyledi. Ben geçen sene görmediğim için bilemeyeceğim ama evlerin çoğu boştu, kimse yoktu ki ortalığı kirletecek.Büyük babaannemin evi Su Sporları'nın arkasında. Klüp binası yapılmadan önce evin hemen önü denizmiş. Bina bizimkilerin yanındaki eve kadar olanların manzaralarını kapatmış, bizimkiler ucuz kurtulmuş. Bakın annemle başbaşa manzaranın tadını nasıl çıkarıyoruz:Büyük babaannem ve Cemal Dedem beni çok özlemişlar, iyi ki gelmişiz. Bütün gün açık havada dolaştım, bol bol temiz hava aldım. Babam amcasına tavla dersi verirken ben biraz kestirdim. Çok rüzgar vardı ama beni üşütecek kadar değildi. Zaten sıcağı sevmiyorum, serinlik iyi geldi. Sütümü içerken biberonumun kapağı açılmış, hepsi üzerime dökülmüş. Kıyafetimin kurumasını bekledik biraz. Son deniz otobüsüne yetişmek için yollara düştük yine. Hepbirlikte iskeleye kadar yürüdük. Büyük babaannem bugün torun ziyareti açısından şanslıydı. Bizim dönüş için bindiğimiz deniz otobüsü meğer Aslı ve Eda'yı getirmiş. Biz İstanbul'a doğru giderken onlar sahilde yemek yiyecekleri restorana doğru yürüyorlardı. Eve gelince banyomu yapıp meme emip uyudum. Bir haftayı da böyle güzel bir şekilde noktalamış oldum.