21 Ekim 2009

Ela için güvenli bir ev-1

Artık çok ama çok hareketli ve her yeri keşfetmeye çalışan bir bebek olduğuma göre bizimkilere yaşadığım yeri olabildiğince güvenli hale getirmek düşüyor. İlk adımı yatağımın kademesini alçaltarak attılar. Onlardan beklediğim daha çok şey var. Bir post’a sığmayacağı için bölerek yazacağım, artık sırayla yaparlar.

Başlamadan şunu da söyleyeyim: “Bebek için tamamen güvenli ev diye bir şey yok. Her zaman gözünüz üstümde olmalı. (Özellikle de evimiz harici bir yerdeysek.)”

Öncelikle ellerinizin ve dizlerinizin üzerinde dolaşarak eve benim perspektifimden bakın. İlk bakışta pek çok tehlikeyi fark edeceksiniz. Gördüklerinizi listeleyin ve bunları güvenli bir hale getirin.

Neler yapmanız gerekecek?

SALONDA:
- Mobilya ve geçiş alanları haricinde bana oyun oynayabilmem için boş alan bırakın.
- 90 cm’in altında bulunan mobilya ve eşyaların keskin köşelerine köşelikler takın.(Babacım Ikea'dan almanı bekliyorum).
- Düşürüp kırabileceğim vazo, biblo gibi eşyaları ya da üzerime düşebilecek ağır objeleri kaldırın.
- Pencereleri açtığınızda çocuk kilidi takılı olsun, pencere önünde tırmanıp pencereye yaklaşmamı sağlayacak mobilyalar olmasın.
- Yerde bulup ağzıma götürebileceğim küçük objeler olmamasına özen gösterin, boncuklu, pullu, payetli kıyafetler giymeyin.
- Çiçeklerimizi atamayacağımız için yanlarına gitmeme, saksılara tırmanmama, toprağı ellememe, yapraklarına dokunmama engel olun.
- Çay, kahve gibi sıcak içecekleri ulaşabileceğim şekilde masa veya sehpanın üzerinde bırakmayın.
- Çivi, makas vb. malzemeleri kullandıktan sonra hemen yerine, benim ulaşamayacağım bir yer olan portmantonun üst rafına kaldırın.
- Ortalıkta bozuk para bırakmayın.
- Çantanızı yere, halının üstüne bırakmayın. İçinde küçük objeler, ilaçlar ve oje gibi zehirli kimyasallar, tırnak makası ve cımbız gibi kesici metal eşyalar olabilir. Çantalar ulaşamayacağım yerlerde ve açamayacağım şekilde kapalı olmalı.
- Henüz kalorifer yanmaya başlamadı ama yandığında dokunmama izin vermeyin.
- Konsolun çekmecelerini açmamam için sabitleyin. Parmaklarım sıkışmasın. İçindekileri kurcalamayayım. (Babacım, Ikea..)
- Bana yürüteç almayın.
- Elektrik prizlerini kapatın. (Babacım, Ikea..)
- Ortalıktaki kabloları, şarj aletlerini kaldırın.
- Altı kaymayan çoraplardan alın. (Annecim Gap'te var.)

ODAMDA:
- Odamı her gün ben içeride değilken havalandırın, pencereleri açtığınızda çocuk kilidi takılı olsun, pencere önünde tırmanıp pencereye yaklaşmamı sağlayacak mobilyalar olmasın.
- Kayıp düşmemi önlemek için odamda halı ya da kilim olmasın.
- Şifonyerimin çekmecelerini açmamam için sabitleyin. Parmaklarım sıkışmasın. İçindekileri kurcalamayayım. (Babacım, Ikea..)
- 1 yaşına gelene kadar yatağıma uyurken burnumu kapatıp nefes almamı engelleyecek yastık, battaniye, örtü vb. koymayın.
- Artık ayağa kalkabildiğim için yatağımın kenar yastıklarını kaldırmanız lazım. Ama gece uyurken sağa sola o kadar çok dönüyorum ki kafamı çarpıyorum. Bunu konuşalım, bir süre daha kalabilir gibi.
- 6. aydan sonra dönence yasak.
- Gece lambası kullanmayın.
- Toyiki'den puzzle şeklindeki plastik oyun halısını alın.
- Kapılardaki anahtarları kaldırın.

Arkası yarın: Banyo ve mutfak :)

20 Ekim 2009

Dünya markaları ve ben

Ben kış geliyor dedikçe günler inadına güneşli geçiyor. Olsun, ben bu durumdan çok hoşnutum tabii ki. Bugün de İstinye Park'a gittik. Önce House Cafe'de oturduk, sonra Bej Cafe'de birşeyler içtik. Bu arada dedemle İstinye Park'ta sergilenen Audi'leri incelerken Q7'yi çok beğendim. Belki dedem bana 1.doğumgünümde bir Q7 alır... :)

19 Ekim 2009

7 aylık oldum

6. ayımı doldurur doldurmaz hayatımda birçok değişiklik oldu diyebilirim. Basamakları çifter çifter atlıyorum sanki. Etrafla daha ilgiliyim, daha cesurum, herşeye atlıyorum.
  • Çok rahat oturuyorum ve emekliyorum. Ama bu sürekli aynı yerde oturduğum anlamına gelmiyor, çok hareketliyim ve sürekli bir yerden bir yere gitmeye çalışıyorum.
  • Bir yere tutunarak kalkabiliyorum. Tırmanmaya bayılıyorum. Yatırılmaktan hoşlanmıyorum, hiç durmuyorum, hep hareket halindeyim. Dilim de dışarıda olduğundan annem bana "puppy" diyor.
  • Tutabildiğim her şeyi doğru ağzıma götürüp önce tadına bakıyorum.
  • Elimdekini düşürdüğümde eskisi gibi onun yok olduğunu sanmıyorum, nereye gittiğini arıyorum.
  • Vurmaya, atmaya, kısaca gürültü yapmaya başladım.
  • Kişiliğim her geçen gün biraz daha belirginleşiyor, mizacım yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Çoğunlukla mutlu ve huzurluyum, pek bir derdim olduğunu söyleyemeyeceğim. Sadece açlığa dayanamıyorum.
  • Konuşmaya çalışıyorum, sesleri taklit ediyorum, sanırım ilk kelimem "Gel" olacak.
  • Annem mamamı yedirirken kaşığı ben tutmak istiyorum ama tutunca bırakmıyorum bu yüzden her yer batıyor.
  • Meyve yemeye başladım. En çok siyah üzümü ve muzu sevdim.
  • Uyku düzenim bozuldu, geceleri defalarca uyanıp ağlıyorum. Eskiden kendi kendime uyurdum, artık uyuyamıyorum. Birinin beni uyutması gerekiyor. Gündüzleri sadece arabamda dışarı çıkarsam uyuyorum.
  • Parmak emmeyi bıraktım. Annem 4 yaşına kadar parmak emenleri duyduğunda telaşlanıyordu, artık böyle bir derdi kalmadı.
  • Annem ve babam yanımdan ayrıldığında hemen ağlıyorum, bir daha gelmeyeceklerini zannediyorum. Artık annemden ayrı bir varlık olduğumun da iyice farkındayım.

Yıldız Parkı'nda bir minik sincap

Bugün halam, babaannem ve dedemle yeni favori mekanımız Yıldız Parkı'na gittik. Orada Dahill diye bir restoran var, gitmişken açıkhavada oturup birşeyler atıştırıyoruz. Hem temiz hava alıyorum, güneş görüyorum, hem de tabiatla haşır neşir oluyorum. Keyfim her daim yerinde!Etraftaki minik kediler çok ilgimi çekiyor. Bol bol onları seyrediyorum. Bir de bugün ilk defa bir sincap gördüm! Çok tatlıydı :)

18 Ekim 2009

Banyo keyfi

Artık oturabildiğime göre annemin arkadaşları Gül, Güler ve Seda'nın hediyelerinden biri olan banyo oturağımı kullanabilirim. Küveti köpükle doldurup keyifle bıcıbıcı yaptığım günler de olacak tabii, bu şimdilik ilk deneme. Dün babam maça gittiğinde annem beni böyle yıkadı. Ben hayatımdan çok memnunum ama beni yıkama görevini üstlenen "şanslı"nın hayatında pek bir değişiklik olmayacak. Bebek yıkamak her şekilde beli ağrıtan bir aktivite. Beni yıkayan "şanslı"lara kolaylıklar diliyorum :)

PS: Oturağımı beğenenler için istikamet=Mothercare...

Evde pazar keyfi

15 günlük olduğumdan beri herhalde ilk defa bir pazar gününü evde geçirdim. Düşündüm düşündüm ama aksini hatırlayamadım. Benim için haftasonu eşittir atta olduğundan tüm gün dışarıda olmasak bile mutlaka sahilde bir yürüyüp gelmişliğimiz vardır. Bugünse bizimkiler o kadar yorgundu ki hiçbir yere çıkacak halleri yoktu.

Dünkü kolluk güçleri görevlerini tamamlayıp çekildikten sonra yine annem ve babamla başbaşa kaldık. Onları dün gece de birkaç kez kaldırdım, sonra 3:30'da uyandım ve bir daha uyumak istemedim. Süt içmek de işe yaramayınca annem beni babama havale etti. 1 saat kadar da babamla oynadıktan sonra uykum geldi ve 7:30'a kadar uyudum. Sonra annemle kalkıp işe koyulduk. Lisya ve Rubi kahvaltıya gelecekti. Bugün nöbet sırası onlardaydı. 11'de gelip bütün günü bizde geçirdiler. Oyun oynadık, şarkı söyledik, müzik dinledik, dans ettik, dvd seyrettik, daha neler neler yaptık. Tam yorgun düşüp kalkmaya yeltenmişlerdi ki dayım geldi. Gönül rahatlığıyla görevi devredip evlerine gittiler.

Dayım geldiğinde iyice yorulmuştum. Bütün gün hiç oturmadım desem yeridir. Biraz daha annem ve dayımla oynadık. Gözlerim kapanmaya başlayınca duşumu aldım, sütümü içip uyudum. Kış geldiğine göre böyle evde geçen pazarlar artacak gibi... Farklı kolluk güçlerini buradan göreve çağırıyorum.