04 Şubat 2010

Falcı gacı

Sabah babamın bana verdiği görevi yerine getirmek üzere dışarı çıktım. Hava tahminimden de soğuktu. Çabucak halledip eve döndüm. Hemen sonra da babaannem ve dedem geldi. Birlikte yemek yedik, oyun oynadık.Son günlerde kameralı diafonumuzla oynamayı çok seviyorum. El sallayıp gidenler birkaç dakika sonra kameradan görünüyor. Kapı çaldığında da mutlaka kameradan bakıp öyle açıyorum.Dedemleri uğurladıktan sonra biraz uzandım. Sonra içimden bir ses "Ela uyan!" dedi. İyi ki de uyanmışım; meğer Yelda gelmiş, Türk Kahvesi içilip dedikodu yapılıyor. Hemen araya kaynadım tabii. Yelda'nın falına baktım, güzel şeyler söyledim. Bakın hanesine ay doğmuş. Siz de görüyor musunuz?Sonra bir anda kar başladı. Güya bugünden itibaren kar yoktu. Neyse... Yelda korkup kalktı. Biz de Lisya&Rubi ile Ikea'ya gidecektik. Kar yağıyor diye vazgeçtik. Taksiyle gideceğimizden, araba koltuğum da olmadığından annem yağışlı havada risk almak istemedi. Güvenliği elden bırakmamakta fayda var, değil mi? Bu arada Rubi'yi tebrik etmek istiyorum, alışveriş denince hiç üşenmiyor valla. Babama milyon dolar verseler, iş çıkışı kalkıp Ikea'ya gitmez.

Akşam üzeri annem portakal soyup önüme koydu. Maalesef portakalı kendim yemek konusunda sınıfı geçemedim. Elime aldığım portakalı bütün gücümle sıkıp suyunu çıkardım. Bundan sonra pazar sabahları taze sıkılmış portakal suları benden!

2 yorum:

  1. Ela'cım, babana ikea görevlerini öğlen vereceksin, hemen yapıyor. Annene sor istersen, hemen anlatsın neler aldırdığına :)

    YanıtlaSil
  2. Ama ben de bakmak istiyorum. Hep katalogdan mı sipariş vereceğim canım?

    YanıtlaSil