09 Mayıs 2010

Annesinin balık kokan kuzusu

Bu hafta sonu annemin dışarı çıkası olmadığı gibi babamın çalışması gerekiyordu. Öyle olunca sabahtan evde vakit geçirip öğleden sonra çıktık.

Cumartesi büyük babaanneme anneler günü ziyareti yapmak üzere sözleşmiştik. Sabah son zamanlarda hiç olmadığım kadar sakindim. Babam çalışırken annemle birlikteydim ve onu hiç bunaltmadım. Babam işlerini kolaylayınca hazırlanıp çıktık. Yolda biraz kestirdim. Vardığımızda hala uyuyormuşum ama babam kontağı kapatıp kapıyı açtığı anda uyanıp "Bab-ba!" demişim-annem söyledi. Hafta sonları babamın benimle olduğunu bildiğimden yanımdan bir dakika uzaklaşmasına dayanamıyorum, gidecek diye aklım çıkıyor da...

Büyük babaannem beni çok özlemiş, görünce çok mutlu oldu. Büyükler laflarken ben bahçede ördek ve kedi peşinde koştum. Artık çimlerden irrite olmadığım için rahatlıkla dolaşabildim.Pazarın olayı ise Alp'in 2.yaşgünü partisiydi. Yine babam sabahtan çalıştı, biz annemle anneler gününe yakışır bir şekilde öpüşe koklaşa kudurduk. Bugün aslında annemi 7:30'da kaldırmasam daha iyi olurmuş ama düşünemedim işte. Seneye babamla beraber kalkıp anneme kahvaltı hazırlayıp ondan sonra öperek uyandırmam gerekiyormuş. "Baban böyle şeyleri düşünmez bebeğim, sen hatırlatırsın..." dedi annem. Anneannemi ve babaannemi aradık, arkadaşları annemi aradı. Her telefon çalışı oyuncağımın elimden alınması demek olduğundan biraz mızıkladım. Annemin iPhone'unu elimden bırakmıyorum, oyunlarım var onda... İşte ben, annem ve sevgilim iPhone'um:Alp'in doğumgünü mekanı olan Gymboree'ye ilk girdiğimde şaştım kaldım. Bir sürü bebek ve çocuk oradan oraya koşturup duruyordu. Aslında Gymboree maceram annem işe döndüğü zaman başlayacaktı ama domuz gribi patlak verince başlayamadan bitti. Aşı olmadığımdan bizimkiler kalabalık ortamlara girmememin daha doğru olacağını düşündüler. Gerçi bugün de aramızda iki hasta çocuk vardı. Sürekli hapşırıp öksürdüler. Annem ailesine saydırdı, babam beni onlardan kaçırmaya çalıştı çünkü nereye gitsem yanıma geliyorlardı. Ben hasta olsaydım biliyorum bizimkiler beni kesinlikle götürmezdi ama herkes böyle ince düşünmüyor demek ki. Umarım çaktırmadan virüs kapmamışımdır... :(

İlk şaşkınlığımı atmam birkaç dakikamı aldı, sonra ben de havaya girdim. Ayakkabılarımı çıkardığım gibi mindere atladım.Bir ara bu kadar kudurma yeter diyerek masaya geçtik ve bizim için hazırlanan ikramları mideye indirdik. (Babam benim tabağımdakileri de silip süpürdü! :))Doğumgünü şarkısı çaldığında herkes büyük anın geldiğini anlayıp ortada toplandı. Alp tüm sevdikleriyle beraber mumunu üfledi. Biz de alkışladık. Nice mutlu yıllara Alpciğim!... :)Son olarak yazmadan geçemeyeceğim bir ayrıntı var. Aslında vazgeçmiştim ama neyse yazayım dedim. Öğlen menümde somon balığı vardı. Anneme göre olmaz olaydı! Balıklı ellerimle kulaklarımın içi de dahil olmak üzere ellemediğim yer kalmadı. Annem beni hemen banyoya attı ama saçlarımdan o kokuyu çıkarmak mümkün olmadı. Babam beni neredeyse kucağına bile almayacaktı! İmdadımıza Çağan'ın aldığı parfüm yetişti. Bir duş da parfümle yaptım da öyle çıktık. Sanırım bir daha uzun süre evimize somon balığı girmeyecek. Kendimi mahvettiğim gibi evi de bitirdim. Balıkları avucumda sıkıp yere attım, tabağıma vurup tabaktaki parçaları mancınık etkisiyle havaya fırlattım. Annem her yeri silip süpürüp duş aldı. Şu saat oldu koku hala burnumuzdan gitmiş değil. :)))

1 yorum: