07 Kasım 2010

Bu pazar evdeydik

Sabah kahvaltıya Ayça ve Plamen geldiler. Ben onlar gelmeden önce kahvaltımı yapmıştım. Kostandoflarla birlikte tekrar masaya oturup biraz daha tıkındım, sıkıldığım yerde de kalktım. Baktım yokluğumda dördü beni unutup sohbete dalmışlar, çeşitli şımarıklıklarla orada olduğumu hatırlattım. Yetmedi Plamen'in kucağına oturup şarkılar söyleyerek dikkat dağıttım. O da yetmedi Ayça'yı masadan kaldırıp içeriye oyun oynamaya götürdüm. Annem masayı toplarken biz oynadık. Sıra keyif kahvesine geldiğinde salona geçtik. Ayça'nın kahvesini kaşıkla karıştırmaca oynarken "küçük" bir kaza yaşadık. "Allahtan koltukların kumaşı leke tutmuyormuş!" diyerek konuyu kapatıyorum... :)

Kostandofların gitme vakti geldiğinde gitmelerini hiç istemedim çünkü onlarla çok iyi anlaşıyorum. Burç Beach'de yaptıklarımız hala aklımda... "Bi daa" geleceklerine söz verdikleri için gitmelerine izin verdim. Belki bayramda da görüşürüz...

Sabah kahvaltısını brunch haline getirip saatlere yaydığımdan öğle yemeği vaktinde acıkmadım. Annemle oynadıktan sonra baktım ki bizimkilerin dışarı çıkacağı yok, biraz kestirmeye karar verdim. Uyandığımda akşam üzeri olmuştu. Bu güzel havayı evde tembellik yaparak geçirdik. Arada bu da lazım ama değil mi? :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder