11 Aralık 2010

Hafta sonu...

Cumartesi yine çok soğuk bir güne uyandık. Öğlene kadar evde kudurdum, yemekten sonra uyku bastırınca uyudum. 3 saat süren yokluğum süresinde bizimkiler DVD seyretmişler. Uyandığımda babam beni alıp salona getirdi. Annemin masada biriyle sohbet ettiğini gördüm. Yelda zannettim, Arzu çıktı! 2 günlüğüne İstanbul'a gelmiş, tabii ki bize uğramadan geçmemiş. Baktım evde taze bir kan var, hemen onu odama "havu" oynamaya götürdüm.
Arzu bana çam balı getirmiş. Namnamnam, en sevdiğim şey! Annemle teşekkür ettik ve bir dahaki gelişi için zeytin siparişi verdik. Mesude Teyze yazsın bizi de sipariş listesine... :)

Babamı maça, Arzu'yu eve uğurladıktan sonra annemle yemek yedik. Ardından Lisya ve Rubi geldiler. Biraz da onlara şımardım. Babam Sami Yen'deki son maçtan moralsiz döndü. Hemen tepesine çıkarak onu içinde bulunduğu negatif durumdan çıkardım. Hatta beni babamın uyutmasını istedim ve uyudum da...

Pazar da babama kalsa evde geçerdi ama annem birkaç eksik olduğunu söyleyip bizi İstinye Park'a götürdü. Öğlene doğru gittik, gittiğimizde iyiydi de sonra çok kalabalık oldu. Eldiven ve kahverengi babet istiyordum. Birini Adidas'ta, diğerini Zara'da bulduk. Ve hemen bu kargaşadan kaçıp huzurlu evimize geri döndük.

Yemekten sonra Gülten uğradı. Yakında bir arkadaşına gelmiş, beni görmeden geçmek istememiş. Bana bebek yogası gösterdi, chakra mıydı neydi onu açtı. Bunları yaparken çok huzur verici bir ses tonuyla konuştu. Rahatladığımı hissettim. Yogaya mı başlasam?

Bizimkiler sohbet ederken Gülten'in koltukta duran kürk yeleği gözüme çarptı. Peluş sevgim malum. Hemen gidip içine kıvrılıverdim. Neredeyse uyuyacaktım...

2 yorum:

  1. evet ya bana ilk önce yelda demişti:))ekşi ekşi çok güzel kokuyoduuu amaaaa...ayrıca mesude teyzeye zeytin siparişi verildi duyurulur!muck

    YanıtlaSil
  2. Şubatı iple çekiyoruzzz :)

    YanıtlaSil