28 Nisan 2010

Robocop bizim evde

Kuşluk vakti yine uykum geldi ve biraz uzandım. Uyandığımda yanıma gelen babaannemi sevinçle karşıladım. Öğlen yemeğimi yerken kapı çaldı. Annem geldi. Yanında Robocop'a benzeyen birini daha gördüm. Aaaaa dayımmış!! Meğer artık lens takmak istemediği için lazer ameliyatı olmuş. Yarın sabaha kadar bu gözlükle durmak zorundaymış. Yine de keyfi yerindeydi. Bizim ev haliyle biraz gürültülü. Ameliyat sonrası istirahat etmek için pek doğru bir adres değil. İnşallah dayımın kafasını şişirmemişimdir.Öğleden sonra parka gittik ama çok rüzgar olduğundan park keyifsizdi. Eve döndüğümüzde annem elmamı yedirdi ama doymadım. Biraz daha meyve isteyince annem çilek uzattı bana. Sanırım biraz fazla kaçırdım. Annem de kaseyi benden kaçırdı. Sabah alerjim kabaracak diye korktu. Ama o kadar lezzetlilerdi ki dayanamadım napayım.. :)

27 Nisan 2010

Erik sezonu açılmıştır

Oh be! Tam bir hafta sürdü ama sonunda kendime geldim. Ateşti, iştahsızlıktı, huysuzluktu derken hayatımın bir haftası resmen güme gitti! Neyseki bugün daha iyi hissediyorum kendimi, neşem de yerine geldi.
Uyandığımda dedem bizdeydi. Bana erik getirmiş. Tataaam! İlk kez erik yedim, gerçi biraz ekşi geldi ama yine de dişlemeden duramadım.Bu arada külotlu çorabım gözden kaçmasın. Kurbağaların dışa doğru çıkan ağızları var ki, bence çok bomba! Rüzgar'ın hediyesi diye söylemiyorum... :)

26 Nisan 2010

Yeni oyuncağım nasıl?

Ben doğduktan sonra arabamız bizimkilere küçük gelmeye başladı. Sadece üçümüz geziyorsak neyse de, mesela babaannem ve dedem de bizim arabadaysa gerçekten teneke kutudaki sardalyalar gibi gidiyoruz. Araba koltuğum zaten bir kişilik yeri kaplıyor, pusetim bagajı dolduruyor. Üçümüz tatile arabayla gitmeye kalksak gidemeyiz. Hatchback arabalar çocuksuz çiftler için iyi de, çocuk olduktan sonra pek kullanışlı olmuyor...

Bu nedenle ara ara bizde bir SUV (Sport Utility Vehicle) alma konusu açılır. Sonra unutulur gider. Arabamız bizimkilerin ilişkisiyle yaşıt olduğu için vazgeçmeleri zor görünüyor. Babam arabamızı sevgilisi yokken beğenmiş, siparişini vermiş. (Kimbilir ne hayallerle??) Annemle çıkmaya başladıklarının 9. gününde araba gelmiş, gidip galeriden beraber almışlar. Annem hep takılır, "Bana aldın sen bu arabayı! :)" diye...

Geçtiğimiz cumartesi İstinye Park'a gittiğimizde bebek odasının kapısında sıranın bize gelmesini beklerken bir abi benimle çok ilgilendi. Sonra da demez mi: "Seni arabalara bindireyim mi Ela?" Bir anda kendimi Q7'de buldum. Anneciğim&Babacığım, işte size Ela'dan bir hizmet daha!

Öncelikle dış görünüşüyle zaten dibimi düşüren bu derya kuzusunun içi de bir o kadar mükemmel. Gayet geniş, ferah... Bakın bacağımı yana açabiliyorum.Koltuklar yumuşacık. Arka taraf da çok geniş, 2 bebek koltuğu rahat rahat sığar. (Kardeşim olursa diye.. Öngörülü olmak lazım değil mi?) Orta konsolu bir kumanda paneli gibi düşünün. Ekranda geri geri giderkenki görüntüyü de izleyebiliyorsunuz. Ne harika değil mi? Geri park sorunu yaşanmaz.Malzeme kalitesini direksiyon simidini ısırarak kontrol ettim; 10 numara!Kocamaan bir bagajı var. Dolayısıyla nasıl sığarız derdi yok. Kullanacak olan ben olmadığım için motor, versiyon, yakıt tüketimi, fiyat gibi konularla ilgilenmedim. Orasını babam düşünsün.

PS: Annem düşerim korkusuyla resimleri alelacele çekti, artık kusura bakmayın..

25 Nisan 2010

6. hastalık mı? Ama ben daha önce 5 kere hastalanmadım ki!

3 günlük ateş, halsizlik ve iştahsızlık yapan virüsün ne olduğu belli oldu: Herpesvirus tip 6. Böyle olunca hastalığımın adı da kondu: 6. hastalık. Yaklaşık 10 gün önce kapmışım. Aklıma ilk dermatologa görünmek için hastaneye gittiğim geldi. Belki de parkta hasta bir çocuğun ellediği bir oyuncağı elledim. Herneyse, bir şekilde kapmışım işte...

Sabah uyandığımda bizimkilere seslendim. Annem geldi, altımı değiştirirken göbeğimdeki kırmızılıkları gördü. "Aaaa Elacığım seninki 6. hastalık galiba?!" dedi. Hemen Ayşe Hemşire'nin kitabını kapıp getirdi, birlikte okuduk. Resmen beni anlatmış!Atopik dermatitten sonraki ikinci tıp dersimi de almış oldum. Neler mi öğrendim?
  • Orijinal adı: Roseola Infantum. Nedeni tam olarak bilinmese de hastalığa Herpesvirus tip 6'nın sebep olduğu düşünülüyor.
  • 3 gün süren ateşin ardından ateşin düşmesiyle birlikte ortaya çıkan pembe döküntüler sayesinde teşhis konulabiliyor. Döküntü gövdeden başlayıp kollara-bacaklara yayılıyor ve 2 gün içerisinde iz bırakmadan kayboluyor. Kaşıntı görülmüyor.
  • Bulaşıcı. Hatta ateş görülmeden önceki birkaç gün ve hastalık süresince bulaşabiliyor... Solunum yolu salgılarıyla yayılıyor. Çocukların çoğu 4 yaşına kadar bu hastalığı geçirip bağışıklık kazanıyor.
  • Tedavi edilmiyor, aşısı ve ilacı yok. Hastalık süresince bol sıvı tüketilmesi öneriliyor.

Büyütülmemesi gereken bir hastalık olabilir ama doğrusu benim canımı çok sıktı. Hep ağlamak istiyorum, moralim çok bozuk. İlgi hep bende olsun, sürekli kucakta taşınayım, bir an için yere bırakılmayayım istiyorum. Aslında başka şeyler de istiyorum ama ne istediğimi ben de bilmiyorum. Beni görmeyenler için çarşambadan beri içinde bulunduğum ruh halini şu fotoğraf ile özetleyeyim:Halbuki bugün için çok güzel planımız vardı. AslanEmre'nin doğum günü şerefine Bebek Oteli'ne kahvaltıya gidecektik. Sabah bizimkiler döküntüleri görünce Arda'ya bulaştırmayayım diye beni evde babaannem ve dedemle bıraktılar. Babaannem beni 10 gündür görmediği için çok özlemiş, bütün gün benimle o ilgilendi. Bizimkiler de biraz nefes aldılar. Akşama doğru iyice huysuzlandım, artık hiçbir şekilde oyalanamaz hale geldim. Babam maça gitmişti, hasta olmasaydım beni de sokağa götürecekti. Evde durmam annemin gözüne imkansız görününce giyinip sokağa gittik. Şansa bak ki gittiğimiz dakika babamlar oradan ayrılmış. Herkesi aradık ama kimse telefonunu duymadı. Böylece bu "ateşli" taraftarı görme şansını kaybettiler! :)Sokaktaki köfte kokuları babaannemi acıktırınca Çıtır Ocakbaşı'na oturduk. Bir yandan maç seyrederken bir yandan yemek yedik. İştahım yavaş yavaş yerine gelmeye başladı sanki. Annem "Oburiks'imi geri istiyorummmm!" diye o kadar çok ağladı ki, sonunda duaları kabul oldu sanırım. Biraz urfa, biraz da gavurdağına bandırılmış lavaş yedim. Bugün bir de ilk kez çilek tattım ve bayıldım. İştahsız günüme denk gelmese bir kase çilek yiyebilirdim, ne tatlı şeymiş o öyle??Bakalım benim döküntüler de yarın geçecek mi? Bir de 5 gündür sadece süt içiyorum ve içimde minik bir mandıra oluşmasından korkuyorum! :)

Küçük bir bilgi: 6. hastalık bazen kızamık ile karıştırılabiliyormuş, bu nedenle belirtileri iyi gözlemlemekte yarar var. 6. hastalık başlangıcında soğuk algınlığı belirtileri (öksürük, boğaz ağrısı vb.) görülmez, sadece ateş olur, fakat kızamıkta bu belirtiler görülür. 6. hastalıkta ateş düşünce döküntüler çıkar, kızamıkta ise ateş döküntülerle birlikte devam eder. 6. hastalıkta döküntüler gövdede başlar-nadiren yüze yayılır, kızamıkta ise ilk yüzde görülür.