28 Nisan 2010
Robocop bizim evde
27 Nisan 2010
Erik sezonu açılmıştır
26 Nisan 2010
Yeni oyuncağım nasıl?
Geçtiğimiz cumartesi İstinye Park'a gittiğimizde bebek odasının kapısında sıranın bize gelmesini beklerken bir abi benimle çok ilgilendi. Sonra da demez mi: "Seni arabalara bindireyim mi Ela?" Bir anda kendimi Q7'de buldum. Anneciğim&Babacığım, işte size Ela'dan bir hizmet daha!
PS: Annem düşerim korkusuyla resimleri alelacele çekti, artık kusura bakmayın..
25 Nisan 2010
6. hastalık mı? Ama ben daha önce 5 kere hastalanmadım ki!
- Orijinal adı: Roseola Infantum. Nedeni tam olarak bilinmese de hastalığa Herpesvirus tip 6'nın sebep olduğu düşünülüyor.
- 3 gün süren ateşin ardından ateşin düşmesiyle birlikte ortaya çıkan pembe döküntüler sayesinde teşhis konulabiliyor. Döküntü gövdeden başlayıp kollara-bacaklara yayılıyor ve 2 gün içerisinde iz bırakmadan kayboluyor. Kaşıntı görülmüyor.
- Bulaşıcı. Hatta ateş görülmeden önceki birkaç gün ve hastalık süresince bulaşabiliyor... Solunum yolu salgılarıyla yayılıyor. Çocukların çoğu 4 yaşına kadar bu hastalığı geçirip bağışıklık kazanıyor.
- Tedavi edilmiyor, aşısı ve ilacı yok. Hastalık süresince bol sıvı tüketilmesi öneriliyor.
Büyütülmemesi gereken bir hastalık olabilir ama doğrusu benim canımı çok sıktı. Hep ağlamak istiyorum, moralim çok bozuk. İlgi hep bende olsun, sürekli kucakta taşınayım, bir an için yere bırakılmayayım istiyorum. Aslında başka şeyler de istiyorum ama ne istediğimi ben de bilmiyorum. Beni görmeyenler için çarşambadan beri içinde bulunduğum ruh halini şu fotoğraf ile özetleyeyim:Halbuki bugün için çok güzel planımız vardı. AslanEmre'nin doğum günü şerefine Bebek Oteli'ne kahvaltıya gidecektik. Sabah bizimkiler döküntüleri görünce Arda'ya bulaştırmayayım diye beni evde babaannem ve dedemle bıraktılar. Babaannem beni 10 gündür görmediği için çok özlemiş, bütün gün benimle o ilgilendi. Bizimkiler de biraz nefes aldılar. Akşama doğru iyice huysuzlandım, artık hiçbir şekilde oyalanamaz hale geldim. Babam maça gitmişti, hasta olmasaydım beni de sokağa götürecekti. Evde durmam annemin gözüne imkansız görününce giyinip sokağa gittik. Şansa bak ki gittiğimiz dakika babamlar oradan ayrılmış. Herkesi aradık ama kimse telefonunu duymadı. Böylece bu "ateşli" taraftarı görme şansını kaybettiler! :)Sokaktaki köfte kokuları babaannemi acıktırınca Çıtır Ocakbaşı'na oturduk. Bir yandan maç seyrederken bir yandan yemek yedik. İştahım yavaş yavaş yerine gelmeye başladı sanki. Annem "Oburiks'imi geri istiyorummmm!" diye o kadar çok ağladı ki, sonunda duaları kabul oldu sanırım. Biraz urfa, biraz da gavurdağına bandırılmış lavaş yedim. Bugün bir de ilk kez çilek tattım ve bayıldım. İştahsız günüme denk gelmese bir kase çilek yiyebilirdim, ne tatlı şeymiş o öyle??Bakalım benim döküntüler de yarın geçecek mi? Bir de 5 gündür sadece süt içiyorum ve içimde minik bir mandıra oluşmasından korkuyorum! :)
Küçük bir bilgi: 6. hastalık bazen kızamık ile karıştırılabiliyormuş, bu nedenle belirtileri iyi gözlemlemekte yarar var. 6. hastalık başlangıcında soğuk algınlığı belirtileri (öksürük, boğaz ağrısı vb.) görülmez, sadece ateş olur, fakat kızamıkta bu belirtiler görülür. 6. hastalıkta ateş düşünce döküntüler çıkar, kızamıkta ise ateş döküntülerle birlikte devam eder. 6. hastalıkta döküntüler gövdede başlar-nadiren yüze yayılır, kızamıkta ise ilk yüzde görülür.