16 Temmuz 2010

Ela the usta

Her gün gittiğim parka benim de bir katkım olsun düşüncesiyle jimnastik aletlerindeki ufak tefek hasarları tamir ettim.

15 Temmuz 2010

Hello Kitty koleksiyonum genişliyor

Bu sabah annemle markete gidip eksiklerimizi aldık. Dönüşte babaannem aradı, "Cevahir'deyim gelmek ister misiniz?" diye sordu. "Tabii geliriz!" diyerek hazırlandık. Öğle yemeğim hazırdı, orada yemek üzere yanımıza alıp çıktık. Böylece bu sıcak günü serin bir alışveriş merkezinde geçirmiş olduk. Babaannem bana Hello Kitty'li sırt çantası aldı. Artık dışarı çıkarken eşyalarımı kendim toparlayıp çantama yerleştirip öyle çıkacağım.

14 Temmuz 2010

New kids on the block

İşte arkadaşlarım.. Hepimiz aynı blokta oturuyoruz ve her öğleden sonra parkta buluşuyoruz.
Soldan sağa: Teoman, Ela, Can, Bade.

13 Temmuz 2010

Bebekler için yüzme kursu var mı?

Celal Dedem anneme "Ela'ya yüzme dersi ayarla, sponsoru benim!" deyince başladık araştırmalara. Bebeklere yüzme öğreten bir yer var mı? Darüşşafaka, Şişli Terakki, Enka... Yok, hepsinde dersler 2 yaşından itibaren başlıyormuş.

Bir de yüzmeyi öğrenirken bolca su yutacağım için öyle alelade, klorla temizlenen bir havuza giremem ki... Peki ozonla temizlenen havuz var mı? Bir tek Mayadrom. Onunki de bildiğiniz kulvarlı, ayağın yere değmediği havuzlardan... Yani bana göre değil.

Sonuç olarak kursa yazılacaksam 9 ay daha bekleyeceğim gibi görünüyor. Bu arada serinlemek için temiz olduğunu düşündüğümüz havuzlara dalabilirim. Elbette su yutmadan.. ;)

11 Temmuz 2010

Bebek Oteli'nde bir uykucu

Bu sabah 04'te uyandım. Canım bir daha uyumak istemedi. Bizimkilerin pazar sabahıyla ilgili hayalleri tabii ki bambaşkaydı. Özellikle annemin... 1 saat boyunca uyut, yatağına yatır, tam yatmaya git içeriden "Anneeee!" diye bir ses gelsin. Sonunda çıldırdı! Sanırım o sırada kafasından beni pencereden fırlatmak gibi şeyler geçiyordu. Bir an öyle hissettim. Can havliyle babamı çağırdım, neyse ki hemen koşup geldi de hayatımı kurtardı.

Eskiden sütümü içip uyuyabiliyordum ama bildiğiniz gibi biberona bye-bye dedim bir kere, çok prensipliyimdir asla kararımdan geri dönmem! Babam yine de bir deneme yapmak istedi, yok istemiyorum artık biberonla birşey içmek. Zaten uykum da açıldı. Salona geçip biraz iPhone'la takıldık. Babam allem etti kallem etti beni uyuttu, 1 saat kadar uyumuşum. Uyanınca babamı uyandırmadan annemle salona geçtik. Kahvaltımızı yaptık, oyun oynadık. Babamı uyuttuk. Ertesi sabah 5'te kalkıp pasaport kuyruğuna girecekti. Dedik ki bari bu sabah biraz dinlensin...

Babamı bıraksan akşama kadar uyur. Neslihan'ın doğum gününü kaçırmayalım diye annemle hazırlandık, babamı uyandırdık, arabaya atlayıp Bebek Oteli'ne doğru yola çıktık. Yolda uyumuşum, hatta pusetime koydukları halde uyanmamışım. Dün yeterli derecede uyumayıp sabahın köründe kalkınca halim kalmadı tabii. 2,5 saat uyudum, benim kalkmama yakın Arda uyumuş. Sonra ben kalktım ama Arda uyumaya devam etti. Böylece hiç görüşemedik.
Ben de kendime bir abi buldum, onunla oynadım. Bana hayvanları gösterip seslerini çıkarttı. Çok eğlendim Furkan'la. Kendimden büyüklerle daha güzel anlaşıyorum sanki...
Alakasız saatlerde uyuyunca yemek saatim de kaydı tabii. İstinye Park'ta ufak bir işimiz vardı, kalkıp oraya gittik. Ama önce pazar yerindeki Günaydın'da karnımızı doyurduk. Günaydın'ın logosundaki ineği gösterip "Mööö!" dedim, siparişlerimiz gelene kadar zeytin ekmeğe yumuldum. Sonra da o çok lezzetli köfteleri, patates püresini ve domatesleri mideye indirdim. Karnım doyunca kesinlikle çok daha keyfili oluyorum.
Annem gece yatmadan sütlaç yedirince deliksiz uyuyorum. Yarın taze sütümüz kapımıza gelecek, hemen lezzetli bir sütlaç yapmasında fayda var...