18 Eylül 2010

Bir öneri

Dün gazetede gördüğüm ilanı sizlerle paylaşmak istiyorum. Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin'in "Çocuğunuzun yeteneğini keşfedin" adlı kitabı 0212 440 14 40 no'lu telefonu arayıp kayıt olanlara ücretsiz olarak gönderiliyormuş. Biz aradık, şimdi kitabımızın gelmesini bekliyoruz. Geldiğinde sadece kargo ücreti ödeyip kitabı alacağız.

Değerlendirmenizi öneririm...

Mummy firarda-2

Bugün annem kahvaltıdan sonra çıkacağını ve 9:30-18:30 saatleri arasında benimle babamın ilgileneceğini söylemişti. Başlangıçta her şey normaldi ama annemin çıkış saati yaklaştıkça babamı bir telaş almaya başladı. Babacığım anlaşmayı kabul etmiş bulundu ama benimle bütün bir günü tek başına nasıl geçireceğinin detayını hiç düşünmemiş olmalı ki yumurta kapıya dayandığında panik oldu. "Mutlaka kolluk güçlerinin devreye girmesi lazım!" diye düşünerek babaanneme bir yoklama çekti...

Ohhh çok şükür evdelermiş! Öniz gelip annemi aldıktan sonra evde biraz oyalandık. Babam dayanabildiği yere kadar dayandı, dayanamadığı yerde beni paketleyip arabaya attı. İlk iş babaannemle yakındaki küçük parka gittik ve yemek saatimde eve döndük. Neredeyse bir tencere makarnayı hüplettim, hem de tencereden yiyerek! Sonra dedem geldi ve beni uzaktaki büyük parka götürdü. Bir posta da dedemle yorulduktan sonra uyku saatimde eve döndük. Bayram tatilinde babamla yapışık geçirdiğim dört günün ardından baba kucağı hayatımda yine majör bir rol oynamaya başlamıştı. Bugün de öğle uykusunu babamın kucağında uyudum. Beni yatağa bıraktıkça uyandım. Hafta içi öğlenleri babamı aramıyorum ama babamın evde olduğu günler onun kucağını istiyorum. Bugün de öyle yaptım ve tabii babamın beli koptu! :)

Bu arada beni bekleyen güzel sürprizler varmış da haberim yokmuş. Halam Amsterdam'dan bana Hello Kitty'li legolar ve Disney Princess'li terlikler almış.
Lego kutusunun içinden çıkan sticker'ları hemen legolara yapıştırıp oynamaya başladık. Terliklerimi ise önümüzdeki yaz giyebileceğim. Hediyelerime bayıldım halacığım, çok teşekkür ederim. :)

Uyuduğum sırada babam annemi almaya gitmiş, döndüklerinde ben de uyanmıştım. Babaannemlere "Baaay!" diyerek eve döndük. Bugünün hepimiz için win-win olduğunu söyleyebilirim. Annem arkadaşıyla vakit geçirdi, babam düşündüğü kadar çok yorulmadı, ben çok eğlendim, babaannemler de benimle hareketli bir gün geçirmiş oldular. Tüm aile halinden memnun bir şekilde günü tamamlamış olduk... :)

17 Eylül 2010

Bir garip Elmo

Elmo ben doğduğumdan beri bizim evde. Bebekler kahkahalarla gülüp kendini yerden yere atan bu oyuncağı görünce korkup ağlamaya başlıyorlarmış. Bizimkiler de bu yüzden hiç çalıştırmamışlardı. Artık 1,5 yaşında olduğumdan korkmayacağımı düşününce geçenlerde "on" düğmesine tekrar basıldı Elmo'nun.

Başlangıçta çok komik buldum. "Hahahaha" diye kahkalarla gülerken yerlerde yuvarlanması hoşuma gitti. Hareket etmeyi bırakınca gidip kucağıma almak istedim. Tam o anda Elmo yattığı yerden zınk diye doğrulunca neye uğradığımı şaşırdım. Boş bulunduğumdan korktum ve ağlamaya başladım. O andan beri kendisine şüpheyle yaklaşıyorum çünkü sağı solu belli olmuyor!
Aslında iyi biri... Sadece biraz dengesiz, o kadar... :)
"Ommom" o benim!

16 Eylül 2010

Mummy firarda

Bugün Lisya'yla İstanbul Modern'e gidecektik ama annem haftaya erteledi. Babamın kuzeni Seda doğurmak üzere olduğu için doğumdan önce onu görmek istemiş. Beni bile götürmedi. Duş aldı, hazırlandı, a aaa baktım gidiyor! Şaştım kaldım. Anne anneye konuşacakları varmış...

Döndüğünde hemen elindeki torbaya atladım.
3 kitap almış bana. Bir de kart oyunu. Aslında hepsini ayrı zamanlarda vermeyi düşünmüş ama ben ilk andan el koydum. İnceleyip yorumlarımı yazacağım.

14 Eylül 2010

Kuşlar itinayla beslenir

Dün annemle gezerken kuşların toplandığı bir yer görmüştük. Annemin "Yarın gelip kuşlara ekmek verelim mi Elacığım?" önerisi çok hoşuma gitti.

Sabah kahvaltıdan sonra annem "Kuşlara gidiyor muyuz?" diye sorunca hemen ayakkabılarıma koştum. Ama önce dişlerimi fırçalamam gerekiyormuş. Bu sefer ters yöne, banyoya doğru koştum. Annem de peşimden gelip diş fırçamı verdi.

Giyindikten sonra ekmek torbasını elime alıp çıktım. Beni bu halde gören komşular çok güldüler. Onlara el sallayıp kuşlara ekmek atmaya gittiğimi söyledim.

Ekmekleri biraz büyük atıyormuşum, annem öyle dedi. İyice ufalamam gerekiyormuş. Aslında büyük de atsam fark etmez, kuşlar gagalayıp yiyebiliyorlardı.
Ufalama işlemi sırasında ekmeğin çok lezzetli olduğunu hatırlayıp kuşların mamasının bir kısmını mideye indirmiş olabilirim, pişman değilim. :)
Operasyon bittiğinde güvercinler, serçeler ve kargalar ekmeklerin başına üşüştü. Ben uzaklaştıkça sayıları çoğaldı.
Banka oturup keyifle onları seyrettim ben de...

13 Eylül 2010

Bayram ertesi akışı

Bayramın son günü çok yağmur yağdı. Sadece kahvaltıdan sonra bir 10 dk. bizimkilerle oy verip geri döndük. Onun dışında evdeydik. Pencerenin önüne oturup yağan yağmuru seyrettim; her zaman ortalarda olan kuşları aradım ama yoklardı, sanırım onlar da saklandılar.

Dayım bir önceki gün giderken arıza çıkardığım için "Yarın yine gelirim Elacığım." demişti, gerçekten de geldi. Hava kötü olduğunda evde aileyle vakit geçirmek de çok zevkli bence.

Yemekten sonra uyumadım, bizimkilerle oynamak daha cazip geldi. Babamın 4 gündür evde olmasına çok alıştım. Yaptığım her şeye babamı da dahil ettim. İki dakika boş kalmasına izin vermedim. Oh ne güzel! Annem "Haydi kek yapalım!" dediğinde ona yardım edeceğimi düşünmüştü ama mikserin sesiyle uyuyakalmışım.

Uyandığımda ev mis gibi kek kokuyordu. Birkaç dakika sonra Lisya ve Rubi geldiler. Beraber kek yedik ve legolarımla oynadık. Lisya perşembe günü beni İstanbul Modern'e götürecekmiş. Umarım yağmur yağmaz da gideriz.

Bugün herkes tatil modundan çıkınca hayat normale döndü. Sabah annemle markete gittik. Sonra aldıklarımızı eve bırakıp kasaba gittik. Giderken parka uğradık ama kimsecikler yoktu. Ben de oynamak istemedim. Artık pusetim olmadan çıkıyoruz. Yalnız annemin elini sıkı sıkı tutmam gerekiyor çünkü kaldırım taşlarına takılabiliyorum. Kaldırım yapmak çok mu zor acaba?