30 Eylül 2010

Okumayı seviyoruz

Her ne kadar annemin kitap okumasına izin vermesem de kendisi kitap alışverişine pek meraklı. Ne zaman eline kitap alıp uzandığını görsem hemen "Dabidda dabidda!" diye koşup yanına uzanıyorum. Kitabını elinden alıp sayfalarını çevirmeye başlıyorum. Onun kitapları benimkiler gibi resimli değil ama olsun okur gibi yapıp sayfaları çeviriyorum.

Annemde bu hafta iki yeni kitap gördüm. İlki Harvey Karp Türkiye'ye geldikten sonra adı orijinal haline uygun şekilde değiştirilerek tekrar basılan Mahallenin En Mutlu Yumurcağı.
Diğeri ise Haluk Yavuzer'in Çocuğu Tanımak ve Anlamak adlı kitabı.
İkisi de çocuk gelişimi hakkında faydalı bilgiler edinilebilecek kaynaklarmış. Ama dediğine göre Mahallenin En Mutlu Yumurcağı'nı okumak anlatım dili sayesinde diğerine göre daha kolaymış. Okurken sürekli rahatsız ettiğim için ikinci kitaba konsantre olmakta zorlandığını söyledi annem. Çocuğu Tanımak ve Anlamak'ta yazar daha bilimsel ve informativ bir dil kullandığı için full konsantrasyon gerektiriyormuş. Ben de kitabı uyuduğum zamanlarda okumasını önerdim. Başka çaresi var mı?

29 Eylül 2010

Alışveriş turları

Dayım ev değiştireceği için iki gündür dekorasyon mağazaları ve yapı marketlerini turluyoruz. Dün IKEA'ya gittik. Ben gider gitmez uyuyakalınca annemler önce Forum'u gezmişler. Heyecanla beklediği H&M'i dünya gözüyle İstanbul'da göreceği için annem çok mutlu. Açılış tarihi 6 Kasım olarak belirlenmiş. Forum bize çok uzak olduğundan sık sık H&M'e gidemeyeceğimiz aşikar ama olsun yeter ki İstanbul'da bir H&M olsun. :)
Uyandığımda IKEA'daydık. Üst kattaki tur tamamlanmış, kahve molası verilmiş, sıra alt kata gelmişti. Uyanınca tabii ki pusetimde oturmak istemedim. Önce aileler gezerken çocuklar oynasın diye reyon aralarına serpiştirilen oyuncaklarla oynadım.Sonra ben de kafama göre dolaşmaya başladım. Dolap kapaklarını ve çekmeceleri açıp kapatırken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım.Bugün de Koçtaş'a, dolayısıyla Cevahir'e gittik. Doğrusu alışveriş merkezlerinde hafta içi daha rahat ediyorum, gönlümce etrafta dolaşıp mağaza gezebiliyorum.

Eve dönmeden önce market alışverişini de halledelim diye Migros'a girdik. Altında araba olan alışveriş sepetlerine daha önce binmemiştim. Girişte bir tane görünce hemen binmek istedim ama kırıktı. Annem "Ben sana içeride sağlam bir tane bulurum." dese de arabadan inmek istemedim. Neyseki içeriye girer girmez bir tane bulduk da rahat rahat gezebildim. Yalnız anneannem araba kullanışımı pek beğenmedi çünkü camdan ayaklarımı çıkarıp kapı açıkken araba kullanıyormuşum. Anlayacağınız şoförlüğümü pek güvenli bulmadı! :))

27 Eylül 2010

Yatağımda uyuyup yatağımda uyanıyorum

Uykuya geçiş şeklimi revize ettik. Birkaç haftadır uyku saatim gelince annem beni yatağıma koyuyor. Bir süre yanımda oturuyor, sırtımı sıvazlıyor, saçlarımı okşuyor. Ben de uykuya dalıyorum. Bazen ben uyumadan önce çeşitli bahanelerle odadan çıkıyor, sorun etmiyorum. Oda benim, yatak benim, değil mi? :)

Eskiden bizimkilerin yatağında biraz oynaşır, aplikasyonlarımla vakit geçirdikten sonra iPhone'u bırakıp sırtımı dönüp uyurdum. 15 dk. sonra da annem beni yatağıma götürürdü. Alışkanlık yaratacağı endişesiyle annem yöntemi değiştirdi. Ben de hiç itiraz etmedim. Yatağımı seviyorum! :)

Ela'dan yeni öneriler

Geçenlerde annemin kaçamağından bahsetmiş ve gelirken bana getirdiklerini inceleyip yorumlarını yazacağımı söylemiştim.

Yılların çocuk masallarından "Ayakkabıcı ve Küçük Cinler" ile "Sihirli Fasulye" tekrar anlatılmış ve zamanın çizgileriyle illüstre edilmiş. Sayfalar yırtamayacağım kadar kalın, baskı ise pırıl pırıl.
Aynı zamanda "Dokun-hisset" özellikleri var. Örneğin aşağıda uyayan devin çizmeleri deri kaplanmış. Her sayfada benzer bir obje seçip onu uygun malzeme ile kaplamışlar.
Kitaplar Remzi Kitabevi'nden çıkmış. Yazar her sayfada bir-iki cümle ile masalı anlatıp dikkatimin dağılmasına izin vermeden bitiriyor. Fiyatı 10 TL.

Bir diğer kitap ise "Kızımın Tuvalet Kitabı". Annemle D&R'da gezerken erkek versiyonunu bulup okumuştuk. Kısaca "Ben artık büyüdüm, bez kullanmak istemiyorum, büyükler gibi külot giymek istiyorum!" diyen minik kızların tuvalet alışkanlığı edinişini anlatıyor. Kitap Net Çocuk'tan, fiyatı 17,90 TL.
Esas ilginç bulduğum; hiçbir arkadaşımda görmediğim, hiçbir yerde okumadığım ve "Nasıl daha önce rastlamadım?" diye düşündüğüm Tethys oyun kartları. Demek annemi arada yalnız alışverişe yollamak iyi oluyormuş! :)
Annemin "Kesinlikle bir ebeveyn elinden çıkmış olmalı." diye düşünüp aldığı ürünün web sayfasına baktığımızda yanılmadığını gördük. Tethys de kendi çocuğunun bir ihtiyacı için piyasada mevcut olanları beğenmeyip "Ben daha iyisini yaparım!" diye yola çıkan bir anne-babanın ürünü. Butik bir iş olduğu çizimlerden de malzemeden de belli. Şahsen ben bu kartlarla oynamayı çok sevdim. Aşağıdaki resimde görüldüğü gibi ikiye bölünmüş kartlar var. Minik ellere karman çorman yapılmış ya da ters çevrilmiş kartlar arasından doğru çifti bulup birleştirmek düşüyor.
Kutudan 12 çift kart çıkıyor. Fiyatı 19,90 TL. Kendi sitelerinde daha ucuzmuş tabii ki: 15 TL.)

26 Eylül 2010

Ela Süper 3. Bloggerlar Buluşması'ndan bildiriyor

Bu sabahki programım aylar öncesinden belliydi. Burcu'nun organize ettiği 3. Bloggerlar Buluşması'na gidecektim. Oturmak ve kapalı yerde uzun süre durmak gibi alışkanlıklarım olmadığından kısa süreliğine uğrayıp hem Burcu ve Ayça'yı görmek hem de diğer bloggerlarla tanışmak istedim.

10:30'da başlayan organizasyona annem ve ben 12'ye doğru gittik. Orada bulunduğum yarım saat boyunca tabii ki hiç oturmadım. Sandalyeye tırmanmak, masanın altında dolaşmak, ekmek sepetine musallat olmak, bal kasesine parmaklarımı sokmak gibi aktivitelerle uğraşırken tahta bir puzzle buldum ve onunla oynarken popom azıcık yer görmüş oldu.
Kahvemania'da çok sıcak bir ortam vardı ama benim gibi bir bebek blogger yoktu.
Buluşmanın detaylarını Burcu burada anlatmış. Resimlerde annemle ben de varız. Bakalım bizi bulabilecek misiniz? :)

Blogger buluşmasından sonra annemin doğum yapan arkadaşı Cina ve oğlu Mark'ı ziyarete gittik. Mark'ı annesinin memesinden süt içerken görünce çok şaşırdım. Meğer eskiden ben de böyleymişim ama unutmuşum o günleri. Bildiğiniz gibi ben artık büyüdüm ve sütümü bardaktan içiyorum.

Bebek ziyareti kısa olur diyerek hastaneden eve döndük. Yemeğimi yedikten sonra uyudum. Uzun zamandır öğlen uykusu uyumadığımdan bugün açığımı kapatmak için tam 2 saat 45 dakika uyudum! Annem çok mutlu oldu. Ama benim için mi kendi için mi işte ondan emin değilim... :)

Bugünün bir diğer flash gelişmesi ise 19 aydır takılmayı bekleyen abajurumun yerini bulması ve duvardaki anahtarın reostalı bir anahtarla değiştirilmesiydi. Babam elektrik işinden anlamaz, üşengeç annem bir türlü elektrikçi çağırmaz. Dedem "Niye bana söylemedin Elacığım? 19 ayda kaç kere takardım ben bunları!" dedi ve kolları sıvadı. Odamın yeni ışığını çok beğendim. Herkese gösterip dedemin taktığını söylüyorum. Eline sağlık dedeciğim. :)