10 Şubat 2011

Çok yoğunum çook

Öğle yemeği için Öykü ve Elçin ile sözleşmiştik. Öykü öğle arasını efektif kullanabilsin diye ona en yakın yer olan Cevahir'e gittik. Okafe'nin terasına kurulduk. Ben bazen resim yaptım, bazen etrafı dolaştım, sorunsuzca yemeğimi yedim, galonla ayran içtim, sıkıldığım anda devreye dvd player girdi. 2 saatin sonunda yüzler hala güldüğüne göre kimseyi rahatsız etmemişim diye düşünebiliriz.Elçin bana kitap almış. Ama maalesef pişti olduk. İzmir'e gittiğimde D&R'ı dolaşıp kitap aldığımı anlatmıştım. Seçtiğim kitaplardan biri de "Ding Dong Hediyeler"di. Elçin "Ah benden önce davrandığını tahmin etmeliydim Elacığım!" dedi, "Mickey'nin Klüp Evi'ni çok sevdiğini biliyordum." Annem de birlikte gidip başka bir kitap seçmeyi önerdi. Aynı seriden "Winnie'nin Dostluk Günü"nü seçtim. Bu kitaplar sesli ve pencereli olduğundan hoşuma gitti. Elçincim çok teşekkür ederim.Annemin tatlı çıtırlarından ayrıldıktan sonra kuzenim Zeynep'e gittik. Birlikte çok eğlendik. Biraz çılgınlık yapmış olabiliriz ama bizi böyle mutlu gören anneler ses çıkarmadılar. Örneğin oyuncakları alışveriş arabasına doldurup sonra boşaltmak suretiyle etrafa saçtık. Bir yandan da garip sesler çıkararak güldük.Gözüme üst raftaki Ikea Mula çekiç ve blok ilişti. Aşağı indirip Zeynep'le karşılıklı oturduk. Sırayla vurup birbirimize verdik. İkimiz de sıramızı beklerken sorun çıkarmadık. Anneler bu uyum karşısında bir kez daha gurur duydular.Sıra hamurla oynamaya geldiğinde Seda çok değişik bir şey getirdi. Adı Moon Sand'miş. Kum gibi bir malzeme. Sıkıştırınca yapışıyor. Bozunca dökülüyor. Etrafa dağılıyor olması yüzünden hamur kadar kullanışlı gelmedi bana. Sonra biraz tv seyrettik. Arada Ömer'in oyuncaklarıyla da oynadık. Eski günleri yad etmek iyi geldi. :) Bakınız: Bebek Ela.Yemek saati yaklaşınca eve dönme vakti de geldi. Ayrılırken Zeynep bana öpücük vermedi ama olsun. Bir dahaki buluşmada hesaplaşırız. ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder