05 Şubat 2011

Ela top havuzunda

Bugün 4. Levent'teki Play Barn'a gittik. Doğum günü organizasyonum için mekan arıyoruz, Mohini'den sonra bir de buraya bakmak istedik. Bizimkiler detayları konuşurken ben oyuncaklarla oynayıp top havuzuna daldım. O kadar çok sevdim ki ayrılmak istemedim. Partimi burada verirsek çok eğleneceğimiz kesin! :)

04 Şubat 2011

6/9

Bugün çok ilginç bir şey keşfettim! Annemle sticker kitabındaki uygun yerlere sticker'ları yapıştırırken elime 6'yı almıştım. Tam yerine oturtmak üzereydim ki... A a?!? "Bu aytı diil anne." dedim çünkü elimdeki artık "aytı" değil "dokkuz"du!

Annem "6 ters dönerse 9 olur canım" dedi. Vaay daha önce hiç dikkatimi çekmemişti bu ayrıntı. Sanırım matematiği seveceğim. :)

Ela'nın evi

  • Güvenlidir. Ela çok meraklı olduğundan başına getirebileceği kazalar önceden düşünülüp önlem alınmaya çalışılmıştır. Fakat çerçeveler, dekoratif objeler, kırılacak eşyalar, elektronikler vs. ortadan kaldırılmamıştır. Ela hepsinin ne işe yaradığını öğrenmiştir, asla zarar vermez.
  • Aydınlık ve havadardır. Ela uyurken kapanan perdeler Ela uyanınca açılır, ev havalandırılır. Ela'nın enerjik bir şekilde güne başlamasına kendince katkıda bulunur.
  • Oyun için müsait alanlar sağlar. Ela'nın odasında ve oturma odasında oynayabileceği geniş alanlar vardır. İstediği gibi yayılır. Bu iki oda dışındaki yerler ortak kullanım alanıdır; oyuncaklar etrafa saçılmaz.
  • Güzel müzik sunar. Yerine göre dinlendiren ya da kudurtan, ruhunun gıdası olan melodiler duyulur.
  • Yardım almadan Ela'ya iş görme olanağı verir. Boyuna göre raflar, çekmeceler, gerektiğinde yükselebilmek için tabure vs. mevcuttur. Ayakkabısını kendi alır giyer, bir şey lazım olursa koşup kendi alır.
Comin' up next: Ela'nın odası.

03 Şubat 2011

Montessori'ye uygun ev dekorasyonu

Montessori hakkında bilgilenmeye devam... Sıra Montessori'ye uygun ev dekorasyonunda...

Yapılması gereken bebeğe ailenin gözetimi altında olacağı güvenli bir ortam sağlayarak keşfetmesine izin vermektir. Bebek özgür olacak, etrafı dolaşıp keşfedecek; böylece kas koordinasyonu gelişip kuvvetlenecektir. Bebeği oyun parkına hapsetmektense kendi odası ya da evin daha geniş başka bir odasında rahatça emekleyip dolaşabileceği güvenli bir alan yaratmak daha faydalı olur. Bebek için evin en aydınlık odası seçilmeli, yerleşim odayı temiz ve düzenli kılacak şekilde planlanmalıdır. Görsel uyarılara ve bebeği rahatlacak müzik şeçimine de önem verilmelidir.

Biraz daha büyüyüp kendi kendine vakit geçirebilir hale geldikten sonra kolaylıkla inip çıkabileceği yere yakın bir yatak, boyuna uygun bir masa ve sandalye, yine boyu hizasında raflar ve kendi açıp kapatabileceği bir dolap çok işe yarayacaktır. Oyuncaklar kutulara doldurulmak yerine boyu hizasındaki raflara yerleştirilirse hem ulaşması kolay olur hem de ilk aylardan düzen kavramıyla tanışır. Oyun alanını belirleyeceği bir halı ya da kilim de önerilmektedir. Faaliyetlerini sergileyebileceği bir pano ve müzik dinleyebileceği bir CD çalar da odanın uygun bir yerine yerleştirilmelidir.

Comin' up next: Ela'nın evi.

PS: Bebeklere güvenli bir ev ortamı sağlamak konusunda iki eski yazım var. Göz atmak isteyenler için burada ve burada.

02 Şubat 2011

Dendi yapiom*

Son günlerde en çok kullandığım cümle bu. Çünkü her şeyi "kendim yapmak" istiyorum. Sokağa çıkmak için ayakkabı mı giyilecek? Dendi yapiom! Kitap okurken sayfalar mı çevrilecek? Dendi yapiom! Banyodan sonra giyinilecek mi? Dendi yapiom! Kahvaltıda ekmeğime tahin-pekmez mi sürülecek? Dendi yapiom!
Bu özellikle annem için sabretmek anlamına geliyor çünkü henüz onun kadar pratik değilim. Ben yaptığım zaman işlem tabii ki daha uzun sürüyor. Benim kendi kendine yeten, her işini kendi gören biri olmamı isteyen ve beni bu yolda teşvik eden annem olduğuna göre azıcık sabrediversin, sonrası selamet. :)

* Kendim yapıyorum.

01 Şubat 2011

Çocuklar

Allahı var, annem sabırlı bir insandır. Hele söz konusu bensem sabrını sonuna kadar kullanır. Üşenmeden, defalarca anlatır. Sabrının sonuna geldiğinde ise Halil Cibran'ın Çocuklar adlı şiirini hatırlar...
Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.
Çünkü ruhlar yarındadır,
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.

31 Ocak 2011

Diş buğdayı kurabiyelerim

Diş buğdayı yapalı bir yıldan fazla olmuş. Ne güzel bir gündü... Kurabiyelerin tarifini isteyen Lisya sayesinde nostalji yaptım. Ben ve arkadaşlarım nasıl da minikmişiz, değil mi?

Diş Buğdayı Kurabiyesi
1 yumurta (oda sıcaklığında)
250 gr tereyağ (oda sıcaklığında)
250 gr mısır nişastası
1 su bardağı pudra şekeri
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
Aldığı kadar un
Süslemek için şeker hamuru

Yumurta, tereyağ, vanilya ve kabartma tozunu yoğurun. Üzerine pudra şekeri, mısır nişastası, ve elenmiş unu ekleyin. Hamur yapışmaz bir hale gelene kadar yoğurun, gerekirse un ekleyin. Vaktiniz varsa 1 saat kadar buzdolabında dinlendirin. Daha sonra merdaneyle açın ve kalıp yardımıyla kesin. Yağlı kağıt serilmiş tepside önceden 175 dereceye ısıtılmış fırında pembeleşene kadar (Yaklaşık 15 dk.) pişirin. Soğuduktan sonra şeker hamuru ile kaplayın. Afiyet olsun. :)

30 Ocak 2011

Soğuk bir pazar günü

Bu soğuk günü aile saadeti içerisinde evde geçirdik. Ama bizim evde değil. Dedemlerde. Halam ve Güçlü de geldiler. Sonra da Perran Teyze ile Bilir Teyze. Elde vardı bir de Bahar Teyze. Hepsiyle oynadım. Ev kalabalık oldu mu hiç sıkılmıyorum, nasılsa benimle oynayacak çok kişi var...

Dedem bir paket pinpon topu çıkardı. Zıp zıp zıplamalarına bayıldım. Koridorun bir ucundan diğerine atıp durdum.
Sonra da halamla bir oyun kurduk. Kollarını kaldırıp mini bir basket potası yaptı. Ben de topları hoop diye içine attım. "Basdettt!" diye bağırmayı da ihmal etmedim.