12 Aralık 2009

Sürprizzzz

Sabah kahvaltı saatimi beklerken kapı çaldı. Hemen koşup açtım. Bir de baktım anneannemle dedem karşımda! Çok sevindim, hemen çığlık attım. Annem babaannem ve dedemin artık halamda kalacağını, anneannemin nöbeti devralmaya geldiğini anlattı. Ne kadar şanslıyım değil mi? Ailem hep yanımda...

Anneannem ve dedem bana hediye almışlar. Annem de geçen gelişlerinde aldıkları bir oyuncağı değiştirmiş, bana vermek için onları beklemişti. Bir de ne göreyim, aynı oyuncaktan iki tane olmamış mı?? Birbirlerinden habersiz gidip aynı köpekçiği almışlar! Aslında buna aklın yolu bir diyebiliriz. Bir düşünelim? Ela ne sever? Şarkı söyleyen, konuşan, değişik sesler çıkaran, yumuşak, yere atınca kırılmayacak ve ısırıp üzerinde tepinebileceği şeyler.. Oyuncak reyonuna bu gözle bakınca aynı oyuncağı seçmeleri çok doğal değil mi? :)) Köpekçiğin her yerinden başka bir ses çıkıyor, nereye bassam başka şarkı çalıyor. Ajansta annemin bu oyuncağı aldığını gören bir arkadaşı "Çok büyük hata yaptın" diyerek gülmüş. Annem de "Biliyorum..." demiş, "... Ama ne yapayım Ela böyle gürültülü oyuncaklara bayılıyor!"

Kahvaltıdan sonra doktora gitmek için çıktık. Bizimkiler kaç kilo olduğum üzerine iddiaya girdiler. Annem nokta atışıyla iddiayı kazandı. 8.7 kg ve 71 cm olmuşum. Yani artık altın top değil, altın gülle kategorisindeyim diyebiliriz. Annem biraz fazla mı beslendiğimi merak ediyordu ama doktorum "Ne yapıyorsan aynen devam!" dedi. Pnömokok aşımın son dozunu da oldum. 1 yaşına kadar doktora gitmeme gerek kalmadı. Kadir Amcam "Arada kafanıza takılan birşey olursa gelin." dedi. Bizimkiler gidişata göre karar verirler artık.

11 Aralık 2009

Bye bye Güçlü

Bu sabah çok ilginç bir şey oldu; annem işe gitmedi. Önce babama bye bye yaptım, sonra da dedeme. Hacer Teyzem de gelmedi. Eski günlerdeki gibi annemle evde başbaşa kaldık. "Oooh annem beni nerelere götürür kimbilir?" dedim ama şansım yaver gitmedi, yağmur bir an bile durmadı. Haliyle çıkamadık, evde kaldık. Bütün gün oyunlar oynadık, müzik dinledik, dansettik.

Akşama doğru annem beni giydirmeye başladı. Attaya gideceğimizi hemen anladım. (Attaya gitmeyi çok seviyorum ama giyinmeyi hiç sevmiyorum. Bu giyinip soyunma işiyle başım dertte. Hele banyo sonraları yok mu???)

Güçlü askere gidiyor, yarın birliğine teslim olacak. Son gecesinde ailecek bir araya gelip yemek yedik. Ben biraraya gelme kısmına katıldım ama yemek kısmına katılamadım, arabamda uyudum. Onlar da rahat rahat yemek yiyip sohbet etmişler. Güçlü nisan sonuna kadar Ağrı'da askerlik yapacak. Lalamın canı çok sıkkındı, hep ağlamaklıydı. Üzülme lalacım, ben seni eğlendirmek için elimden geleni yapacağım. Canın sıkıldıkça bize gel, dışarı çıkar gezeriz. Seni güldürmek için oyunlar yaparım. Yeter ki ağlama...

08 Aralık 2009

İlahi anne ne komiksin

07 Aralık 2009

Bebek kakası nasıl olmalı?

Doğduğumdan beri kaka sorunu hiç yaşamadım. Bizimkiler de bu durumdan çok memnundu. Ben kaka yaptıkça, gaz problemim olmadıkça onlar bayram ettiler.

Anne sütüyle beslenirken altın rengi ve yumuşak bir kıvamda kaka yapmam lazımdı. Eğer rengi yeşile dönmüşse çok yemişim, top top ve sertse az yemişim demek oluyordu. Ben hep altın rengi kaka yaptım. Bizimkiler "Ela altınlarını dökmüş" diyorlardı.

Ek gıdalara geçince kakamın rengi de kıvamı da değişti. Biraz daha kahverengiye döndü. Kıvamı da arada sırada sertleşip yumuşuyor. Sert olanına da "Play dough" diyorlar. İlla bir isim takacaklar! Benimle uğraşmasalar olmaz...

Bebeklerin sağlıklı olup olmadıkları, iyi beslenip beslenmedikleri direkt kakalarından belli olduğu için bu önemli ve takip gerektiren bir konu. Bebek ne yediğinde nasıl bir kaka yapar, kakada ne varsa bu bir sorun işaretidir vb. konulara ailenizin çok iyi hakim olması lazım.

İşte size Ela'dan bir hizmet daha! Bebek anne sütüyle ya da mamayla beslenirken, daha sonra da ek gıdalara geçtiğinde nasıl kaka yapmalı? Mekonyumdan başlamak üzere fotoğraflı örnekler: www.babycenter.com/baby-poop-photos#1260220963405_1

Pek iç açıcı bir konu değil ama kabul etmek lazım ki annelik/babalık zor iş... Bebeklerinin herşeylerini takip etmek durumundalar. Doğal olarak kaka olayı da bunlardan biri :)

06 Aralık 2009

Yağmur yağdı, seller aktı

Ela da camdan baktı!!

Bugün hava hiç iç açıcı değildi. Biz de çıkmadık. Sabah Arzu'nun şerefine güzel bir kahvaltı sofrası hazırladık. Arzu da bize krep yaptı. Bizimkiler o kadar çok yediler ki, ağırlıktan masadan kalkmaları zor oldu. Unutmamak için tarifini buraya yazıyorum. Büyüyünce kendi ellerimle yaparım artık:

Çırpılmış 2 yumurtaya 1 su bardağına yakın unun yarısını ekleyin ve karıştırın. Bu karışım katı bir hale gelecek. Kalan unu da azar azar eklerken karıştırmaya devam edin. 1 çimdik tuz attıktan sonra 1 su bardağı sütü azar azar ekleyerek karıştırın. Bir süre bekledikten sonra hafif yağladığınız teflon tavaya bir kepçe yardımıyla dökün ve önlü arkalı pişirin. Afiyet olsun. :)

Kahvaltıdan sonra bütün gün evde oynadık durduk. Arzu benimle birlikte koşturmaktan rahat bir-iki kilo vermiştir. İstanbul'a sadece beni değil, ikiz yeğenlerini de görmeye gelmişti. Baktım pili bitmek üzere, yeğenlere enerjisi kalmayacak, hemen Arzu'yu azad ettim. Öğleden sonra evden birlikte çıktık; o abisine gitti, biz de annemle markete gittik. Bu bahaneyle evden çıktım mı çıktım..

Arzu gitmeden gelen dayım nöbeti devraldı. Annemle dönüşümlü olarak beni yormaya çalıştılar ama her zamanki gibi kolay olmadı. Gece sık sık uyanıp süt istememin nedeni açlığa bağlandığından beri gündüz mamalarım kuvvetlendirildi. Bu da benim enerjimi ikiye üçe katladı. Neyseki ki 21:00'a doğru gözlerim kapanmaya başladı da sütümü içip uyudum. Eminim hiç uyumayacağım zannetmişlerdir... :)