20 Haziran 2009

3 aylık oldum

Bugün tam 3 aylık oldum! :)

Doğduğumdan beri üstlendiğim "orta sehpa süsü" görevim sırasında çekilmiş 2 fotoğrafta ne kadar büyüdüğüm açıkça görülüyor.

Hayatımın ilk 3 ayında başarabildiklerim şöyle:

  • Acıktığımı ya da uykumun geldiğini farklı sesler çıkararak belli edebiliyorum.
  • Başımı daha dik tutabiliyorum.
  • Sesleri ve hareketleri başımla takip edebiliyorum.
  • Yüzleri inceliyorum, böylece sık sık gördüğüm kişileri tanıyorum.
  • Ana renkleri daha iyi seçebiliyorum.
  • Objeleri uzanıp tutabiliyorum.
  • Ellerimi ve elime aldığım değişik objeleri ağzıma götürüyorum.
  • Daha hareketliyim, durduğum yerde ya da kucakta öne doğru zıplama hareketi yapabiliyorum.
  • Karın üstü yatarken kollarımdan destek alarak göğsümü kaldırabiliyorum.
  • Geceleri daha uzun süre deliksiz uyuyabiliyorum ve kendi yatağımda yatıyorum.
  • Kendi dilimde şakıyorum.
  • Çok güleryüzlüyüm, birçok mimik yapabiliyorum.
  • Tükürüğüm çoğaldı, artık balon yapıyorum.

19 Haziran 2009

Objelere uzanabiliyorum

Bugün ilk defa önümde sallanan papağana uzandım ve onu tuttum. Annem hareketi bilinçli yapıp yapmadığımı anlamak için beni izledi ve papağanı tutma amacıyla elimi uzattığımı gördü. Motor gelişimim açısından çok olumlu olan bu yeni durumu hemen fotoğrafladık ve blog'uma koyduk. :)

18 Haziran 2009

Lütfen ellerime dokunmayın..

Ellerim o kadar lezzetli ki onları yemeden duramıyorum. Özellikle uykuya dalmaya çalıştığımda deliler gibi ellerimi yemek geliyor içimden.

İşte bu yüzden lütfen ellerime dokunmayın. Ellerinizdeki tüm bakteri ve mikropları bana geçirmiş olursunuz, ben de onları bir güzel yalayıp yutarım. Sokakta beni sevmeye çalışanları da ellerime dokunmamaları konusunda uyarın. Hemen gelip ellerimi tutmak istiyorlar çünkü. Bir de fotoğraf çektirmek tabii :) Artık telif ücreti talep edeceğim. Güzellik başa belaymış valla :)

Nereye bakıyor bu bebek???

Bugün ilk defa birşey gördüm. Bizim salonda kocaman siyah bir kutu var. Annem beni pek yaklaştırmıyor ona, uzakta ve hep arkam dönük oturuyorum. Zaten etrafımdakileri seçmeye başladığımdan beri ben uyanıksam o kapalı. Biz müzik dinleyip dansetmeyi tercih ediyoruz annemle.

Bu sabah bir anda o kocaman şeyde bir hareket farkettim. Renkler, ışıklar, sesler.. Herşey pırıl pırıl, capcanlıydı. Gördüklerimden o kadar etkilendim ki, öylece bakakaldım. Durumu farkeden anneciğim beni hemen bu hipnotize durumumdan kurtardı. "Afedersin bebeğim." dedi, "Sadece haberlere bir göz atmak istemiştim. TV'ye dönük olduğunu farketmedim. Bundan sonra daha dikkatli olacağım."

Aşağıda konuyla ilgili olarak herkesin okumasını tavsiye ettiğimiz bir yazı var:
Kontrolsüz şekilde televizyon izlettirilen çocukların yorum yapma, muhakeme etme yeteneklerinin olumsuz etkilendiği bilinmektedir. Çünkü televizyon izlemek tek yönlü, pasif bir etkinliktir. Oysa en etkin öğrenme yolu deneyerek yaşayarak öğrenmedir. Fazla televizyon karşısında kalan çocuk direkt bilgi almaya alışır ve etkileşim içine giremez. Bu nedenle televizyonun olumlu etkileri ancak sınırlı ve seçilmiş programların izlenmesiyle sağlanabilir.Çocuğun bebekliğinden itibaren televizyonun aynı ortamda açık olmasında bir sakınca yoktur. Hatta bol işitsel uyaran içermesi bakımından yararları da olabilmektedir. Ancak bu, çocuğun televizyon karşısına oturtulup başka uyaran verilmemesi anlamına gelmemelidir. Aslında çocuklar 2 yaşlarından itibaren televizyon karşısına oturup kısa çizgi filmler izleyebilirler. Ya da eğitimsel içerikli çocuk programlarını izlemeleri uygundur. Ama bebeklikten itibaren izlenen müzik kanallarının çocukların dil ve iletişim becerileri üzerinde olumsuz etkileri olduğu bilinmektedir. Çocuklar okul öncesi dönemde çizgi filmler, çocuk filmleri ve eğitimsel programları izleyebilecek dikkat ve sabır süresine sahiptirler. Yani bir saat civarı televizyon başında oturabilirler. Bu süreyi aşmamak uygun olur. Çünkü bu dönemdeki çocuklar çok alıcıdırlar ve zihinsel gelişimleri için gerekli olan başka bir çok faaliyetle ilgilidirler. Öğrenmenin en yoğun olduğu bu dönemde tek yönlü bir etkinlik olan televizyon ile doldurmamak gerekmektedir. Ayrıca bu yaşlarda çocuklar yaşam rutinleri konusunda alışkanlıklar edinirler. Sürekli televizyon izleyen çocuklar bunu alışkanlığa dönüştürmekte ve bir çok gelişim alanında yetersiz uyaranlar nedeniyle geri kalabilmektedirler. Özellikle okul çağına gelindiğinde televizyon alışkanlığı nedeniyle okul ve derse uyum ve uygun çalışma alışkanlıkları geliştirme konusunda ciddi sorunlar yaşanabilmektedir. Bazen çocuklar için hazırlanan programlar ve çizgi filmler de şiddet ve uygun olmayan görüntüler içerebilmektedir. Buradaki denetim yine ailelere düşmektedir. Televizyon için ayrılan süre çocuğun gün içindeki boş zamanına oranlanmalıdır. Örneğin okul ve günlük ihtiyaçlarının karşılanması haricinde çocuğunuzun kalan boş vaktinin dörtte birinden fazlasının televizyon ile harcanması uygun olmayacaktır. Çünkü çocuğun oyuna, paylaşıma, hobilerini geliştirecek zaman geçirmeye de ihtiyacı vardır. Eğer çocuğun baş zamanlarında onunla sohbet etmeye, oyun oynamaya veya başka hobilerine vakit ayırabiliyorsanız çocuğunuz genellikle TV izlemek yeri ne sizinle vakit geçirmeyi tercih edecektir. Televizyonun en önemli olumsuz etkisi çocuğun tek yönlü bir iletişim içinde olması ve karşılıklı etkileşime fırsat vermemesidir. Özellikle dil gelişiminin ve sosyal gelişimin temellerinin atıldığı en önemli dönem olan ilk 3 yılda televizyon karşısında fazla vakit geçiren çocukların konuşmada gecikmelerinin olma olasılığı artmakta ve dış dünya ile iletişimde sorunlar yaşayabilmektedirler. Okul çağı çocuklarında ise yeterli ve uygun çalışma alışkanlığı geliştirememe ve aktif öğrenme yerine kalıp öğrenmeye eğilim, düşünce esnekliğinin azalması gibi bazı olumsuz etkilerden söz edilmektedir.Renk, ses, ritm ve hareketin bir arada sunulduğu reklam ve müzik klibi gibi programlar çocukların çok ilgisini çekebilmektedirler. Reklamlarda kullanılan bazı bilinç altı uyaranların çocukların tutum ve tavırlarını etkilediği bilinmektedir. Yani bu tür programların çocukları çok fazla etkilediği bilinmektedir. Reklam ve klipleri kontrolsüzce izleyen çocukların verilen her tür mesajı kalıcı olarak alabilmekte, korku, kaygı, öfke gibi duyguları yoğun yaşayabilmekte, zaman zaman şiddet eğilimlerinin arttığı ve sosyal ilişkilerde zorlanabildikleri bilinmektedir.
(Bu post televizyonun bebekler üzerindeki etkilerini kabullenmek istemeyen babama ithafen girilmiştir.)

16 Haziran 2009

İlk kahkaham

Bugün ilk defa kahkaha attım. Dayımla bakışırken bir anda koptum! :)) Annem saniyeler içerisinde kamerayla karşıma geçti ama artık çok geçti. Elinizde kamera, hazır bekleyin karşımda, her an tekrar kikirdeyebilirim..

15 Haziran 2009

Yavru aslan

Lig bitti ama daha önce fırsat bulup da yazamadığım bir konu var: Hangi takımı tuttuğum..

Ailede çok Beşiktaşlı var. Öncelikle dayım ve dedelerim benim BJK'li olacağım konusunda ümitliler. Kendilerini üzmek istemem ama belirtmeden geçemeyeceğim:
"İçimdeki CimBom aşkı bambaşka!"Kayıtlara geçsin lütfen :)

14 Haziran 2009

Pazar gezmesi

Bugün önce ailecek Anadolu Hisarı'nda toplandık, halamların yeni keşfettiği balıkçıya gittik. Terasta olduğumuzdan rüzgarda kaldım ve üşüdüm. Herkes yemek yerken ben babaannemle kuytuda kestirdim.Daha sonra arkadaşım Vanessa'nın vaftiz törenine gittik. Vanessa tüm olup bitenlere şaşırmış görünüyordu. :) Başına bir sürü şey geldi, sonrasında herkes onu öpmeye ve onunla fotoğraf çektirmeye başladı. Tören sonrası kilisenin bahçesinde kokteyl vardı. Kokteylde bizimkilerin arkadaşları olan Edna, Mete, Lora ve Clodin ile tanıştım. Herkes beni çok sevdi. Uykulu olduğumdan cool davrandım ve pek cilve yapmadım. Sonra da bir baktım babamın omzunda uyuyakalmışım.