20 Eylül 2009

6 aylık oldum

"Daha dün gibi" diyorsunuz değil mi? Doğduğum gün için... :) Zaman çabuk geçiyor, 6. ayımı doldurdum bile. Hayatımın ilk 6 ayında neler öğrendim neler... Peki bitti mi? Kocaman bir HAYIIIRR! Her an, her saat yeni şeyler öğrenmenin, yeni keşiflerin peşindeyim. Henüz kendim bir yerden bir yere gidemedim için bu keşifler bizimkileri biraz yoruyor ama bana zevkle yardım ediyorlar. Onlar da benimle birlikte küçük detayların ne kadar önemli olduğunu bir kez daha keşfediyorlar.

Bu ay değişik sesler çıkarıp kendimi dinlemekten çok keyif aldım. Müzikli olan her oyuncağa, eşyaya bayıldığım gibi kendi sesime de bayılıyorum. Öğrendiğim şarkıları söylüyorum, gördüklerimi anlatıyorum. Bu aralar en çok "Gaa" diyorum, favorilerimse her zamanki gibi: "In-ga" ve "Eeee". Çıt-çıt, pat-pat, tak-tuk gibi sesler duyduğumda nereden geldiğini merak edip aranmaya başlıyorum. Gece uyurken komşulardan gelen sesler beni uyandırmaya başladı. Ben uyurken yanımda konuşun, müzik dinleyin... Hiç problem değil... Yeterki çat-çut-tak-tuk etmeyin.

Ellerim ve dizlerim üzerinde kalkıp bir süre etrafa bakıyorum ama emeklemek için gerekli gücü bulamıyorum. Daha çok kolum üzerinde sürünüyorum diyebiliriz. Buna da şükür, en azından az da olsa birilerinin yardımı gerekmeden bağımsız olarak hareket etme şansım var. Dönmek benim için çocuk oyuncağı, sıkıldıkça dönüyorum, pozisyonumu beğenmezsem hemen değiştiriyorum.

Oturma konusuna gelince, on saniye kadar bu konuda iyiyim fakat on saniye sonra başım ağır geliyor, hoooop devriliveriyorum. Ayağa kalkmak ve birkaç adım atmak aya ayak basmak kadar heyecan verici. Ayakta durduğum zaman kendimle gurur duyuyorum, bu hemen yüzümden belli oluyor.

Uzanma, kavrama ve tutma konusunda üstüme yok. İstediğim birşeyi kolaylıkla alıyorum. Yalnız yere düştüğünde onu tekrar alabileceğim aklıma gelmiyor. Düştü mü düştü, bitti gitti benim için. Oyuncaklarımı tutup vurmaya bayılıyorum. Kendime, yere, nereye olursa...

Resimli kitapları çok seviyorum. Hem bakmak, hem de ısırmak çok zevkli.

Çok hareketliyim. Maalesef "Ela'yı bir yere koyalım da kendine takılsın.." durumu hiçbir zaman olmadı. Bu nedenle tehlikelere daha açığım. Birkaç saniye içerisinde tahmin etmediğiniz kadar hızlı ilerleyip olmadık yerlere girebilirim. Bu nedenle bana bakmak, başımda durmak çok dikkat isteyen bir iş. Bizimkiler yerde oynadığım zaman etrafımda benim için tehlike yaratacak eşyaları kaldırıyorlar, mama sandalyesi ya da ana kucağında otururken mutlaka emniyet kemerimi bağlıyorlar. Emeklemeye ya da sıralamaya başladığımda tüm evi benim güvenliğim açısından gözden geçirip gerekli önlemleri alacaklarmış.

Bizimkiler beni bir süreliğine yalnız bırakıp geri geldiğinde, hiçbir zaman yalnız kalmayacağımı hep döneceklerini görüyorum. Bu da beni çok mutlu ediyor ve kendimi güvende hissetmemi sağlıyor.

Sütten başka besinlerle tanıştım, şimdilik yediklerimi çok sevdim. Bugün ilk kez yoğurt yiyeceğim. Kaşıkla beslenmek benim için sorun olmadı ama annem kaşığı doldurup bana tekrar verene kadar geçen süre sanki on yıl gibi geliyor, kaşığın dolu gelmesini bekleyemiyorum, hemen isyan ediyorum.

Yabancı insanlara gülmeye devam... Bu ay evimize 3 farklı temizlikçi geldi. Hepsini sanki yıllardır evimizin insanıymış gibi karşıladım. Sokakta benimle ilgilenenlere de gülüyorum. Henüz yabancılama yok... Nazikçe yaklaşıp beni korkutmayan herkesle gayet güzel geçinebilirim.

Her türlü elektronik eşya ve kumandaya bayılıyorum. Dijital çerçevede resim seyretmeye devam... Hala TV yasak.

Altımı değiştirmek başlı başına bir macera... Kim yapıyorsa başarılar diliyorum. :)

Dişlerden ise hala haber yok... Doktorum iki aydan önce diş çıkarmamı beklemediğini söyledi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder