05 Mart 2010

Yeni lezzetlerle tanıştım

Annem her sabah olduğu gibi bu sabah da buzdolabından yumurta çıkardı ama haşlamadı. Kırıp bir kaseye boşalttı. İşte o anda değişik birşey yiyeceğimi anladım.Resimde gördüğünüz gibi kahvaltı menümde omlet, zeytin, ekmek ve açık çay vardı. Omleti çok beğendim, zeytin-ekmek-çay üçlüsüne zaten bitiyorum. Hepsini afiyetle yedim.

Bebek omleti:
1 yumurta
1/2 çay bardağı süt
1 kibrit kutusu kadar peynir
tavayı yağlamak için azıcık tereyağı

Malzemeleri çırpıp teflon tavada pişirin. İsterseniz orta boy bir domatesin yarısını da ekleyebilirsiniz. Bense şimdiden zeytinli omlet siparişi verdim bile!

Artık bebek olmadığım ve etrafta olup bitene karşı merakım her geçen gün arttığı için beni oyalamak çok da kolay değil. Her gün yeni bir aktivite yaratmak gerekiyor. Bugün de annemin komodini üzerinde duran ve içinde benim bakımımla ilgili malzemelerin olduğu sepeti defalarca boşaltıp doldurdum.Saçımdaki kırmızı kurdele 11 aydır annemin baş ucunda duruyor. Bu kurdeleyi anneme Öniz benim doğumumu beklerken almış. Annemin kırmızı kurdelesi olmadığını gören Öniz "Kırmızı kurdelesiz olmaz!" diye bastırmış, bir koşu alıp gelmiş. Annem önce takmayıp yatağın kenarına koyarım diye düşünmüş ama kurdeleyi taktıktan sonra aynada kendini daha bir sevmiş. Kırmızının yüzüne yansıyan ışığı loğusalığın verdiği moral bozukluğunu biraz olsun gidermiş. Hala da ara ara takar. :) Bana da yakışmış ama değil mi?

Bu doldur-boşalt işinden sıkılınca oyun odama geçtim. Tüm oyuncaklarımı bir tur elden geçirdim. Bu aralar moralim pek yerinde değil, çoğunlukla canım sıkkın ve hep ağlamak istiyorum. Sanırım büyümek kolay iş değil, arada böyle geçiş dönemleri yaşamam gerekiyor.

Annem moralimi düzeltmek için en sevdiğim yiyeceklerden birini verdi: Kuru kayısı. O kadar tatlı ki, şapırdata şapırdata yiyorum. Bana kalsa tüm paketi bir oturuşta bitiririm ama annem izin vermiyor. Al sana ağlamak için bir sebep daha!Öğle yemeğinde ise sonunda tavukla tanıştım. (Organik pazardan almıştık ya hani.) Haşlanmış tavuk eti, tavuk suyu, patates, havuç ve soğan karışımını hop diye mideye indirdim. Yemekten sonra canım uyumak istemedi, annem de beni parka götürdü. Market alışverişimizi de yapıp eve döndük. Birazcık kestirdim, yine mızmızlanarak uyandım. Banyo saatine kadar da mızmızlanmaya devam ettim. Babam geldiğinde biraz olsun moralim düzeldi ama uyku saatim gelmişti. Herkese "İyi geceleeer." diyerek yatmaya gittim.

PS: Loğusaların kırmızı kurdele takması ya da üzerinde kırmızı birşey bulundurması inancı "Al basacağı" korkusundan kaynaklanıyor. Pek çok kültürde bu inanç var. Yeni doğum yapan kadına cinler musallat olurmuş ya da kadınlar bebeklerini almaya gelenleri gördüklerini sanırmış. Bu yüzden 40 gün loğusa kadın yalnız bırakılmazmış. Günümüzde bunun teknik bir tanımı var:"Postpartum". Annem böyle duygulara kapılmadığını söyledi. Belki de kırmızı kurdelenin hikmetindendir. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder