28 Şubat 2010

Soğuk bir haftasonu

Havaların bir an önce ısınması lazım. Böylece zamanımın çoğunu dışarıda geçirebileceğim. Bu haftasonu hava çok soğuktu. Zaten babamı zar zor evden çıkarıyoruz. Ona kalsa 2 gün yatıp tv seyreder. Hava soğuk ve yağmurlu olduğundaysa hiç çıkası gelmiyor. Annemle ben de evde oturduğumuz her dakikayı kayıp sayıyoruz. Bazen babamı zorla dışarı atıyoruz, bazen de onu evde bırakıp biz çıkıyoruz. Cumartesi sabahı da öyle yaptık. Babam uyurken Şişli'deki ekolojik pazara gittik. Ne zamandır istiyorduk ama bir türlü erkenden hazırlanıp çıkamıyorduk. Nasıl olduysa bu hafta anneme bir enerji geldi, şıp diye giyinip çıkıverdik.

İlk defa gidiyor olmamıza rağmen pazarı bulmakta zorluk çekmedik. Pazar annemin babamla evlenmeden önce Emi'yle birlikte yaşadıkların evin 3-4 sokak arkasına kuruluyor. Çok büyük ve kalabalık olmadığından bebekle rahatça gidilebilir. Sadece taksiyle gidip gelmek zor oldu. Annem beni, pusetimi ve aldıklarımızı taşımakta zorlandı. Allahtan babam bir sonrakine bizi götüreceğini söyledi. Yoksa annemi bir daha gitmeye ikna edemeyebilirdim.

Pazarda yok yok diyebilirim. Sebze, meyve, zeytinyağı, yumurta, et, bal, reçel, deterjan, oyuncak... Hepsinin de organik olduğu iddia ediliyor. Pazarcılar tezgahlarına organik üretim yaptıklarını belirten sertifikaları koymuş. Fiyatlar da uçuk değil. Marketten aldıklarımızla aynı. Annem özellikle organik tavuk bulduğuna çok sevindi. Şu ayıma geldim, bir tavuk yiyemedim. Tavuklara hormonu basıyorlar diye annem bana tavuk yedirmiyordu. Artık ben de tavuk yiyebileceğim. Bundan sonra da düzenli olarak organik pazara gitmeye gayret göstereceğiz.

Pazardan döndükten sonra tekrar dışarı çıkmadık, bütün günü evde geçirdik. Babam sonunda benimle evde oturmanın dışarı çıkmaktan daha yorucu olduğunun farkına vardı. Aksiyon insanı olduğumdan bana ayak uydurmak zorunda kalıp dinlenemiyorlar. Evet, evet... Biz hiç evde oturmayalım, hep gezelim olur mu?

Pazar sabahı Öniz'e kahvaltıya davetliydik. Yine döktürmüş, harika bir sofra hazırlamış. Ben de şeref konuğu olarak baş köşeye kuruldum tabii.Blogumun baş takipçilerinden Ege ile de tanıştım. Ege'nin kocaman bir göbeği vardı. Bir de bana göbekli diyorlar! Ege'yi görmemişler demek ki... Dediklerine göre Ege'nin karnında bebek varmış. Baktım, şöyle bir yokladım ama göremedim. Hatta ben de bir zamanlar annemin karnındaymışım. Nasıl yani ya?Öniz'in odasında tartıyı görünce hemen üzerine oturdum. Tam 10,2 kg. olmuşum.Bazen içimden camları yalamak geliyor, neden bilmiyorum. Bu duruma çok gülen Öniz, balkona çıkıp dışarıdan fotoğrafımı çekti.Hava o kadar soğuktu ki, parka bile gidemedik. Yaz gelse de yanımıza mayolarımızı alsak, cup cup havuza atlasak diye düşünmeden edemedim.

3 yorum:

  1. eluşum ben de istiyorum ne zamandır şu ekolojik pazara gitmek ama yerini bile bilmiyorum, bi daha gittiğinizde size takiliyim bari :)

    YanıtlaSil
  2. canım benim sonunda tanıştık seninle ve anne baban ile....
    Maşallah fotograflarında göründüğünden daha da şirinsin...
    sana ailenle ve sevdiklerinle yüzündeki o güzel gülücükler eksik olmadan geçireceğin bir ömür diliyorum...

    YanıtlaSil
  3. Lisyacım valla aklımıza geldin, annem yalnız gitmek istemiyordu. Ama 9'da çıktık. Önceden haber veremediğimiz için uyuyorsunuz diye düşündük. Haftaya beraber gideriz.

    Egecim, ben de seninle tanıştığıma çok mutlu oldum. İnşallah bir dahaki sefer seni kucağında bebeğinle göreceğiz. :)

    YanıtlaSil