03 Ağustos 2009

Tık tık tık! Orada kimse var mı?

Geçenlerde bir arkadaşı anneme yalnız olmadığını nasıl anladığını sordu. Al sana nostalji yapıp hatırasını blog'uma postlamak için bir neden daha :)

Ben sürpriz bebek değilim. Annem ve babam beni çok istemişler, yolumu dört gözle beklemişler. Tabii ki her ay dönümünde annem gibi tüm anne adayları ister istemez bir beklenti içinde oluyor. Çok da haklılar... İnsanın çok istediği birşeye kavuşmak için heyecanlı olması kadar doğal birşey yok. Her bebek ve hamilelik farklı olduğu gibi, her anne adayının da bu süreçte yaşadıkları çok farklı olacak.

Bizim annemle yaşadıklarımız annemin nefes alışında hızlanma ile başladı. 6.gün gibi hissetmiş annem bunu. Kalbi daha hızlı atıyormuş artık. Bu olay özellikle 7-9. aylar arasında tavan yaptı. Ben büyüyüp diyaframa baskı yaptıkça annem daha da zor nefes aldı. Son aylarda oturduğu yerde konuşurken sanki merdiven çıkıyormuş gibi nefes nefese kalıyordu. 48 kg ile hamile kalmıştı ve enerjisinin ikimize yetmediği ilk günden belliydi. Vitamin ve demir hapları sayesinde biraz olsun kendimize geldik.

Biraz daha büyüdükçe dünyanın kaç bucak olduğunu anneme şöyle gösterdim:
  • Bel ağrısı (Büyüdükçe ağırlaştım, yetmedi kalçasına ve siyatik sinirine vurup durdum)
  • Memelerde dolgunluk (Samanta Fox'un neler hissettiğini bir nebze olsun anlamıştır)
  • Kasıklarda ağrı (Benimle beraber rahim de büyüdüğü için kasılmalar oluyordu)
  • 4.aydan itibaren haftada +500 gr (Toplamda 13 kg)
  • Yorgunluk, yorgunluk, yorgunluk
  • Uyku ihtiyacı, uyku ihtiyacı, uyku ihtiyacı

Bizde bulantı, kusma, cilt bozuklukları, gaz, ayaklarda ve ellerde şişme gibi şikayetler olmadı. Ben de annem gibi estetik kaygısı olan biri olduğumdan annemi çirkinleştirmedim. Böylece "Bana şunu yaptın, bunu ettin" diye başımın etini yiyemez artık. Karnında basketbol topuyla geziyor gibiydi :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder