05 Aralık 2009

Güneşli günlerin tadını çıkarmaya devam

Güne Lisya ve Rubi'de kahvaltı ederek başladık. Aslında ben daha önce kahvaltı işini halletmiştim. Bizimkiler yerken sabah şekerlememi yapıp armut seansımda onlara katıldım. Lisya uyandığım zaman yerlere çıplak ayak basmayayım diye terlik verdi ama terlikler bana biraz büyük geldi sanki??Kahvaltıdan sonra Küba'dan gelen ünlü perküsyon grubunun performansını izledim. Biraz gürültücülerdi ama bu grup beni çok eğlendirdi doğrusu! Gösteriden sonra hemen bir imza alıp hatıra fotoğrafı çektirdim.Bu renkli sabahtan sonra Arzu'yu karşılamak üzere Hayret Family'den ayrıldık. Çooook uzak yol geldiğimiz için eve dönüş de zorlu oldu. Kapının önünde Arzu ile karşılaşıp yukarı çıktık. Ben Arzu'yu ilk defa gördüm. Annemle çocukluk arkadaşıymışlar. Benim de bir gün böyle 25 yıllık arkadaşlarım olacak mı acaba?

Öğle yemeğimi yedikten sonra bu güneşli havada eve kapanmamak için çıktık ve Yıldız Parkı'na gittik. Yalnız park bugün çok kalabalık ve gürültülüydü. Yürüyüş yaptık ve dinlenmek üzere cafeye oturduğumuzda yoğurdumu yedim. Üzerine de sahlebin tadına baktım. İlk defa şekerli birşey tattığım için hoşuma gitti doğrusu ama annem 3 yudumdan fazla içirmedi.

Parktan dönüşte kasaba ve markete uğrayarak alışveriş yaptık. O arada birazcık daha kestirdim. Duşumu alıp oyun oynayıp sütümü içtikten sonra da uyudum.

04 Aralık 2009

Bu ürünü alın derim

Öniz'in anneme hamileyken bahsettiği ve çok işe yarıyormuş dediği bir ürün vardı: Beaba Babycook. Bu ürün Joker'de satılıyor, fiyatı da 239 TL.

Sonra "Dur dur onu alma aynısını Arçelik-Beko yapmış, hem de daha ucuza!" dedi. Ben annemin karnında olduğum için hepsini duydum, oradan biliyorum.

Gel zaman git zaman anne sütüyle beslenmeyi ek gıdalarla desteklemem gerektiğinde ürün hayatımıza girdi. Annem Arçelik olanını aldığında kutunun altına baktığında bir de ne görsün? Beaba logosu! Herhalde Beaba'nın üreticisi Arçelik... Ürünlere baktığınızda görürsünüz, neredeyse birebir aynılar:Besinleri buharda pişiriyor, püre haline getiriyor, ısıtıyor ve buz çözüyor. Daha ne yapsın?

Geçen gün annem bana patates ve havuç püresi yaptı. 15 dk.da buharda pişirdi, doğradı. İçine biraz et suyu biraz da zeytinyağı ekledi. Mmmmm nefisti, bayıla bayıla yedim.

REVIZYON: Biz bu ürünü aldığımızda piyasada "BPA Free" olan bir alternatif yoktu. Ama artık var. Avent'in aynı işi gören ürününe buradan göz atabilirsiniz. Bugün alacak olsak biz bunu tercih ederdik. BPA'siz ürün kullanmanın önemi hakkındaki yazım ise burada.

02 Aralık 2009

Elma dersem çık...

Kendi kendime meyve yemeyi püre yapılıp yedirilmesine tercih ediyorum.. :)

30 Kasım 2009

Bayramın son günü evde oturduk

Desem de inanmayın!

Tabii ki yine dışarıda sürttük. Ben bayılıyorum bu sürtme işine. Kendime lakap mı taksam acaba? "Sokak kızı İrma" mesela? :)

Sabah şekerlememi yaptıktan sonra hazırlanıp çıktık, Bebek'te Arda ile buluşacaktık. Onları beklerken bütün çocukların başına toplandığı güvercinleri seyrettim.Henüz yürüyemediğim için gidip yem veremedim ama olsun. Yemi yiyip yiyip bir anda pııırrrrr diye bir uçuşları vardı ki sormayın. Babam bile korktu ama ben hiç korkmadım.Ardalar geldiğinde biraz sahilde oturduk, o arada muzumu yedim. Mama zamanım gelince de her zaman yaptığımız gibi kendimizi ilk bulduğumuz yere -Starbucks'a- atıp karnımı doyurduk. Ben doydum ama büyükler hala açtı. Gözlerinin önünde yemekler uçuşuyordu. Onlara favori mekanım Kırıntı'yı önerdim. Kırıntı'ya giderken yolda uyuyakalmışım. Ben 45 dk. kestirirken bizimkiler de rahat rahat yemeklerini yediler. Uyandığım zaman masaya oturup en sevdiğim oyuncaklardan biri olan bardak altlarıyla oynadım ve yoğurdumu yedim. Sırf yoğurt mu? Guacamole bile yedim. Sonra da guacamoleye uygun, yeşil bir kaka yaptım. Bu da annemin Mariachi'si ve babamın Miller'ı arasında bendeniz.. :) O sırada Arda da uyandı, başbaşa biraz lafladık. Yine Arda'ya dokunmak istedim ama dokunamadım, ne dokunulmaz bebekmiş bu yahu?! :)
Hava kararınca eve gitme vakti geldiğini anladık. Akşam yemeğimi böyle bulduğum ilk yerde yiyemem. Karnımı iyice doyurmam gerekiyor. Annem benim için bir robot almış, onunla çok lezzetli bir sebze püresi yaptı. Bayıla bayıla yedim ve keyifle oynamaya başladım.

Böyle huzur içinde geçen bir günün sonunda bizimkiler huzur içinde uyuyacağımı düşünüyorlardı. Hesap şaşırtmaya bayılıyorum! :) Son günlerde uyku saatim iyice geçe kaymaya başladı. 21:00'de annem sütümü verip beni yatağıma yatırdı, ses gelmeyince uyuduğumu düşündü ama beni kontrol etmek için odama girdiğinde gözlerimi faltaşı gibi açarak anneciğime beni alması için yalvarmaya başladım. Tabii ki almadı. Üfff anneme karşı daha ikna edici olmanın yolunu bulmam gerekiyor. Koridorun ışığını açıp yanıma oturdu. Yatakta biraz oyuncaklarımla oynadım ama hiç uykum gelmedi. Saat 22:40 olduğunda artık sıkılmıştım. Annem uyku saati olduğunu, bütün bebeklerin uyuduğunu, bir tek benim kaldığımı söyledi. Onu pes ettirdim ama ben pes etmedim. Hemen babama seslendim. Sevgili babacığım da gelip beni aldı ve salona götürdü. Yarım saat de salonda babamla oynadım, sonra da bir tanecik babacığım beni uyutup yatağıma yatırdı.

Babama karşı bu kadar ikna edici olabiliyorken anneme diş geçirememem biraz ilginç değil mi? Bu konuyu daha etraflıca ele almam gerekiyor.

29 Kasım 2009

Dışarıda yağmur var ama olsun biz yine de gezeriz

Bayramın 3. günü de tabii ki evde oturmadık. Bugün kuzenim Zeynep ile buluşacaktık. Sabah Seda anneme mesaj atmış ama biz içeride kudurduğumuzdan duymadık, mesajı gördüğümüzde ise evden çıkmak için sadece 20 dk.mız vardı! Jet hızıyla hazırlandık ve sağanak yağışa aldırmadan kendimizi dışarıya attık.

Zeynepler Karaköy Namlı'da oturmuş bizi bekliyorlardı. Namlı insanın gördüğü her şeyi çatlayana kadar yiyip yiyemediklerini de alıp eve götürmek isteyecekleri bir yer. Ben ilk defa gittim ve çok sevdim, herkese tavsiye ederim.

Zeynep benden 3 ay büyük. Birbirimizi çok uzun zamandır görmüyorduk. Kendisi bütün yazı Çeşme ve Bodrum arasında mekik dokuyarak geçirdiğinden yüzünü gören cennetlikti. Neredeyse güneye yerleşeceklerini düşünmeye başlamıştım ki İstanbul'a döndüler. Artık daha sık görüşürüz. Kendi minik oyun grubumuzu kurup sonsuza dek mutlu oluruz.Kuzenlerden ayrıldıktan sonra Kutluğ malikanesine geçtik. Ben ilk defa başka bir evde kendi kendime oynadım. Hiç sıkılmadan kocaman salonda yerde yuvarlanıp durdum. Bari elime bir bez verselerdi.. :)Ve fakat uykum geldiğinde bir türlü uyuyamadım. Çok huysuzlanınca kalkmak zorunda kalktık. Bu yüzden Dilara ve Burak'la bir güzel fotoğraf çekemedik. İlk fırsatta tekrar buluşur, bol bol çekeriz. Zaten fotoğraf makinelerini çok beğendik. Bu arada yeni bir makine alırsak onunla daha güzel fotoğraflar çekebilirim diye düşünüyorum.

Eve gelirken yolda da uyumadım. Arabada yaptığım çılgınlıklara devam ettim. Aslında sağa çekip daha fazla gitmemek gerekiyor ama henüz "hayır"dan anlamadığım için annem hiç istemese de o garip pozisyonlarda yola devam ediyoruz. Allah korusun, bir kaza olsa beni koruyamayacaklarını anlatıyor ama dediğim gibi henüz böyle rasyonel açıklamalar bana hitap etmiyor.

Arabadan inip eve gidene kadar pusetimde birkaç tur attınca hemen uyudum. O sırada annem yine söylenmeye başladı. Bense başıma geleceklerden korkmaya başladım... Bu uyku sorununu bir şekilde halletmemiz gerekecek. Ama nasıl???