19 Temmuz 2010

Montessori okullarının sırrı nedir?

Montessori hakkında bilgilenmeye devam... Sıra okullarda...

Montessori felsefesinde çocukların saygı gördüğü ve yeni bilgiler öğrenmeye teşvik edildiğini anlatmıştım. Böylece çocukların kendilerini saygın ve yetkin hissedebildiğini, özgüven geliştirebildiğini de... Montessori okulları da işte bu paralelde çocuklara özgür bir öğrenme ortamı sunar. Diğer okullardan farklı olarak eğitimci baş rolü üstlenmez. Çocuklar uyulması gereken belirli kurallar ve düzen anlayışı çerçevesinde seçimlerini kendileri yapar; nerede-kiminle birlikte-ne kadar süre-hangi faaliyet ile uğraşacağını kendileri belirler. İstedikleri şekilde hareket edebilir, yalnız ya da grup halinde çalışabilir, faaliyet bitince kullanılan malzemeleri yerlerine koyarlar. Eğitimci ise çocukları yeteneklerini geliştirebilecekleri faaliyetlere yönlendirir. Böylece çocuklar öğrenmenin keyfine varır.

Sınıfta sıra, kürsü, tahta yoktur. Ortam çocukların birbirleriyle rahatça iletişim kurabileceği şekilde düzenlenir. Eşyalar çocukların boyuna göredir. Her sınıf kendi seviyesine uygun Montessori materyalleri ile donatılır. Materyaller çocukların gelişim kabiliyetlerine, ilgi alanlarına ve ihtiyaçlarına uygun olacak şekilde seçilir ve onların etrafı keşfetmelerini ve zihinsel faaliyetlerde bulunmalarını sağlar.

Bir sınıfta değişik yaş gruplarından çocuklar bulunur. Aralarında 3 yaş fark olan çocuklar aynı sınıfta toplanır. Kendilerinden yaşça büyük olanları gözlemleyerek büyüme aşamasında edinecekleri beceriler konusunda ilham alırlar. Kız ve erkek öğrenci sayısı dengelidir.

Her çocuğun programa uymasını beklemek yerine program her bir çocuğa uyacak şekilde tasarlanır. Çocukların bireyselliğine saygı gösterilir.

Çocuğun doğuştan sahip olduğu kendisini geliştirme potansiyeli sonuna kadar kullanılır. Üzerinde durulan bazı sihirli kavramlar vardır: Emici zihin, gelişimdeki kritik dönemler, önceden hazırlanmış ortam, dikkatin polarizasyonu, çocuğu iç disipline yönlendiren özgürlük anlayışı ve çalışma şevki.

Bu sistem eğitimden beklentileri farklı olan pek çok aile için uygundur. Aileler ve eğitimciler beraber çalışırlar. Başarı odaklı aileler sistemin özünü kavramakta zorlanabilirler. Mevcut sistem
öğrenmeyi doğallıktan uzaklaştırıp bir stres faktörü haline getirdiği için Montessori onlara değişik gelebilir. Kısaca Montessori okulu seçilmesi kişisel bir tercih meselesidir. Eğer siz de eğitimin pasif ve ezberci bir hale geldiğine, yaratıcılıktan uzak, problem çözemeyen, bildiklerini nasıl kullanacağından habersiz tek tip insanlar yetiştirdiğine inanıyor ve Montessori felsefesini kendinize yakın buluyorsanız size bir haberim var!

İstanbul'da tamamen ailelerin girişimiyle bir Montessori okulu kuruluyor. "Mevcut sistemi doğru bulmuyoruz, mevcut anaokullarını beğenmiyoruz, o halde kendi anaokulumuzu kurarız!" diyen aileler Emel Çakıroğlu Wilbrandt danışmanlığında bir araya gelerek kolları sıvadılar. Annem uzaktan iç çekerek takip ediyor çünkü okul Koşuyolu'nda açılacak. Uzun bir süredir çalışıyorlar, hatta Önizciğimin de bir tanıdığı projenin içinde. "Ben de bu projenin bir parçası olmak istiyorum!" derseniz acele edin. Öncelikle montessoriokul.blogspot.com ve www.montessoriokul.com adreslerine bir göz atın. Sonra da böyle güzel bir oluşumun içinde en başından yer alıyor olmanın mutluluğunu yaşayın. :)
Comin' up next: Öğrenmek için kritik dönemler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder