23 Ağustos 2010

Heyyooo eve döndük

Sayılı gün çabuk geçti. Çabucak pazartesi oldu bile... Dönüş günü hep en zoru oluyor. Biliyorum ki ben gidince ev bomboş kalacak. Keyifli biri olduğum için gittiğim yeri dolduruyorum, duvarlar kahkahalarımla çınlıyor. Sonra tabii ev bir anda sessizliğe bürünüyor. Anneannem bir süre evi toplamaz. Eşyalarım ortada durur, sanki her an içeriden çıkıp gelecekmişim gibi...

Sabah kahvaltıdan sonra Gonca Teyze'ye mini bir ziyaret gerçekleştirip eve döndük ki bir haftadır yayıldığımız her köşeden eşyalarımızı toparlayabilelim. Annem bu süreci beklemediğim kadar çabuk ve sorunsuz atlattı. Öğle yemeğinde kelimenin tam anlamıyla bulgur pilavının içine girdim diyebilirim. Tabağımdakileri bitirip yenisinin koyulmasını beklemeden tencerenin başına oturup içinden yedim. O kadar çok yemişim ki göbeğimin halini görmeliydiniz!

Dedem bizi havaalanına götürmek üzere erken geldi, sözleştiğimiz gibi tam 16:00'da kontağı çalıştırdık. Havaalanına varmaya yakın uyuyakalmışım. Uyandığımda uçağa binmek üzereydik ve pusetimi teslim etmemiz gerekiyordu. O "kutsal" bir saat boyunca North Shield'de oturmuşuz haberim yok. Annem de zorlu geçeceğini düşündüğü uçak yolculuğu öncesi enerji toplamış.

Online check-in yapıp kendimize en önlerden yer ayarlamıştık, valizimizi verirken de annem mümkünse yanımızdaki koltuğun boş bırakılmasını rica etti. Bingo! Uçağa yine en son biz bindik ve yanımız boştu. Gidişte annemi çok yorduğumu hatırladım ve dönüşte kıyak geçmeye karar verdim. 45 dk. boyunca uslu uslu kitabımı okudum, kek yiyip süt içtim ve etrafı seyrettim. Annem inanamadı. Etraftan "Bebeğin hiç sesi çıkmadı valla maşallah!" fısıltıları geldi. Hehehe beni uslu zannettiler! :)

İner inmez babamı aradık. Gelmiş, bizi bekliyormuş. Valizi kaptığımız gibi babama koştuk. Hiç belli etmedim ama çok özlemişim babamı. Dün denizde bir çocuk babasına seslendiğinde içim gitmişti. Oh, güzel bir tatil sonrası babama kavuştum! Yaptığım her şeyi bir bir anlatmalıyım ona...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder