16 Ağustos 2009

Deniz kenarında bir minik Ela

Bizimkiler söylenip duruyordu; "Koca yaz geçti, biz hala deniz-güneş yüzü göremedik!" diye. Birkaç sonuçsuz teşebbüsten sonra artık bu hafta sonu ne yapıp edip güneşe çıkmaya karar verdik. İstikameti Kilyos'taki Boğaziçililer'in plajı Burç Beach olarak belirledik.

Sabah erkenden hazırlandık. Hatta bir gece önceden hazırlandık. Annem sabaha bırakıp da telaş olmasın diye ben uyurken hazırlamış tüm malzemeleri. Ayça ve Plamen ile Maslak Migros'ta buluşup birlikte gitmek üzere sözleştik. Buluşma yerine gittiğimizde bir de ne görelim? Migros'un yerinde yeller esiyor! Ekibin geri kalanı "Biz bir 15 dakika gecikeceğiz..." deyince biz önden gitmeye karar verdik. Yollar bomboştu. Şıp diye Burç Beach'e varıp, minderlere yayıldık.Doğduğumdan beri ilk defa sabahtan akşama tüm günü açıkhavada, güneşte, rüzgarda ve deniz kenarında geçirdim. Babamın kucağı açık havada da uyumak için en cazip yerdi. Nasıl güzel uyumuşum anlatamam. Uyandığımda tipim kaymış, ağzım kurumuştu. Nerede olduğumu bile unutmuştum.Planda denize girmek vardı ama dalga olunca annem ve babam denizle tanışmak için bugünün doğru bir seçim olmadığına karar verdiler. Peki bu kadar yol gidip denize girmeden olur mu? Olmaz tabii... Deniz kenarında yürüdüm, ayağım ilk kez kuma değdi. Dalga gelip de su dizime kadar yükseldiğinde çok heyecanlandım. Neydi o öyle? Ne kadar da çok su vardı! En güzeli dalga geri giderken ayağımın altındaki kumun çekilmesiydi. Çok gıdıklandım. :) Hiç korkmadım!Rüzgar şiddetini iyice artırınca hava da soğudu. Şala sarınıp her yerimi kapattım. İlk deniz-güneş maceramı hastalanarak kapatmak doğru olmazdı.

Minderlerde biraz Ayça ve Plamen ile oynadım. Daha sonra toparlanıp yola çıktık. Bizimkiler normalde güneşi batırıp kalkarmış ama ben rahatsız olmayayım diye daha fazla kalmadık. Artık bir dahaki sefere... ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder