01 Nisan 2010

Ela the afacan

Bugün yemekten sonra Yelda'yla parka gittik. Yelda'nın işi erken bitmiş. Hava öğleden sonra bir anda güzelleşince arayıp "Haydi seni parka götüreyim Elacığım!" dedi. Ben de hemen kabul ettim.Parktaki çocuklar bir salyangozun başına toplanmışlardı, ben de gidip ne olduğuna baktım. İçlerinden biri "Üzerine basıp ezeyim mi?" diye sordu. Annem olaya müdahale edip yapmamalarını söyledi. Demek ki çevremizdeki hayvanları koruyacağız. Onlar da bizim gibi birer canlı çünkü..Hava güzel oldukça her gün parka gideceğim. Ama günler uzayınca tek bir park seansı beni kesmeyecek. Evde de oynayacak oyunlar icat etmek lazım. Artık çok hareketliyim. Annem beni özgürce dolaşmam için serbest bırakıyor, bu sefer de her yeri dağıtıyorum. Çekmeceleri, rafları boşaltıyorum. Kirli çamaşır sepetimdekileri etrafa saçıyorum. Kuruması için asılmış temiz çamaşırları yere atıyorum. Bulaşık makinesinin, televizyonun ve Digiturk'ün düğmelerine basıyorum. Odamdaki oyuncakları salona, salondakileri diğer odalara götürüp bırakıyorum. Peşimde sürekli birinin dolanıp bu karmaşayı toplaması gerekiyor.

Bu böyle olmayacak! Yarın şu oyun konusu üzerine kafa yoracağım. Annemle oynayacak yeni oyunlar bulmamız gerekiyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder