17 Mayıs 2010

House Cafe'nin muhtarı

Bugün tüm rutinime uydum ama sıra öğle uykusuna geldiğinde kısa kestim. Uyandığımda dedem bizdeydi. Biraz oynadık sonra da çıkıp Metrocity'deki babaannemin yanına gittik. Orada biraz oyalanıp Kanyon'a geçtik. İş çıkışı Ayşen ile buluşacaktık.

Buluşma saatine kadar almamız gereken birkaç şey vardı, onları hallettik. Geçen sene yazın ortasında şapka ve simit arayıp bulamamıştım. Bu sene işimi sağlama aldım. 4 şapka, 3 simit, 2 kova-kürek seti, 4 bikinim var. Hepsinde yedekli gittim-hiçbir aksiliğe izin vermemek için... Haydi ama ne zaman denize götüreceksiniz beni??? Herşeyimle hazırım!

Ayşen'le House Cafe'de buluştuk. Ne zamandır görüşmemiştik, beni çok büyümüş buldu. Son gördüğünde annesinin kucağında kanguruda duran minicik bebektim. Şimdiyse kocaman oldum!Karnımı doyurduktan sonra annemler laflarken ben etrafta dolaştım.Her masayla ilgilendim, yetmedi camdan gördüğüm dışarıdaki insanlara da gülücük atıp el salladım.Garsonlar fotoğrafımı çekti. Beni sevdiler diye düşündüm ama gerçeği annemden öğrendim. Meğer kapıya üzerinde çarpı işareti olan fotoğrafımı koyup bir daha beni içeriye almayacaklarmış!!! Ama hiç yaramazlık yapmadım ki... Sadece House Cafe'nin misafir ilişkileri gibi davranıp masalarla ilgilendim, hepsi bu. Herkes hayatından memnun görünüyordu. Tamam yere biraz pilav dökmüş olabilirim ama açıkcası sorun ettiklerini düşünmüyordum. Nasıl yani şimdi bir daha House Cafe'ye gidemeyecek miyim anne??

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder