29 Ocak 2010

Ela the enerji topu

O kadar hareketliyim ki bana ayak uydurmak gerçekten zor. Beni zapdetmek ise imkansız. Bütün gün o duvardan o koltuğa tırmanıp duruyorum ve yorulmak nedir bilmiyorum. İşte bu yüzden benimle ilgilenen en az iki kişi olmalı ki; biri tuvalete gittiğinde diğeri benimle ilgilensin, biri kahvaltı yaparken diğeri benimle oynasın. E tabii ev işleri de var...

Baş kontrolümü sağladığımdan beri özgürlüğümü ilan etmiş durumdayım. Sağ olsun annem bu konuda en büyük destekçim. İyi mi yaptı, kötü mü henüz bilmiyoruz ama emin olduğumuz iki şey var; kaslarım çok güçlü ve hareketlerim çok bilinçli.

Evde serbestçe dolaşma hakkım var. (Tabii ki WC ve sokak kapısının önü hariç) Annem tehlikeli birşeye uzanırsam "Dikkat!!" diyor. Hemen duruyorum ya da elimi çekiyorum. Bir keresinde parmaklarımı neredeyse çekmeceye sıkıştıracaktım. Annem "Dikkat!!" der demez hemen elimi çektim, çekmece pat diye kapandı. O an gözümün önünden gitmiyor, ya çekmeseydim? Minicik parmaklarım tost olacaktı. O günden beri çekmecelere karşı çok dikkatliyim. Koltuklardan inişim deseniz 10 numara! Bir de mama sandalyeme tırmanmayı seviyorum. Geçen gün tırmandım ama inemeyeceğimi anladım. Korktum ve anneme seslendim. O da gelip beni indirdi. Anlayacağınız kendimi kek gibi tehlikeye atmıyorum.

Evi 3-5 kere tavaf edince, oyuncaklarımla birkaç tur oynayınca yapacak yeni şeyler arıyorum. Annemle her gün yeni bir oyun keşfetmemiz gerekiyor. Bunlardan biri de çanta boşaltmaca...
Çanta karıştırmayı çok sevdiğimi daha önce anlatmıştım. Hal böyleyken annem başkasının çantasını karıştıracağıma kendi çantamı karıştırmam için önüme koyuyor. Çantamda her zaman bulundurduğumuz elzem malzemeleri çıkarıp duruyorum. Annem geri koyuyor, ben yine çıkarıyorum. Bu minik aktivite de beni biraz olsun oyalıyor işte...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder