04 Mayıs 2010

İlk hayat dersini aldım

Her sabah sütümü içtikten sonra 10:30 gibi parka gidiyorum. Evimizin yakınında 2 tane park var; bir gün birine, diğer gün öbürüne şeklinde bir döngü içerisindeyim. Her iki parkta da arkadaşlarım var, hangisine gitsem "Aaaa Ela geldi!" diye seviniyorlar.

Park biz çocukların sosyalleşme alanı olduğundan oradan yeni huylar da, bulaşıcı hastalıklar da edinebiliyoruz. Gözlemlediğim en genel uygulama çocukların ağızlarına oynarken birşeyler tıkıştırıldığı... Benim atıştırma huyum yok. Kahvaltı-öğle yemeği arasında süt ve meyve, öğle-akşam yemeği arasında yoğurt ve meyve yiyorum. Grissini, bisküvi, kraker vb. şeyler yemiyorum. Ama parkta herkes yiyor. Doğrusu ben formuma dikkat eden bir bebek olduğum için aburcuburlarla pek aram yok.

Bir de küçükler büyüklerden kötü davranış ve sözler öğrenebiliyor. Geçen gün 3 yaşında ve doğru düzgün konuşamayan Çınar, "Zzzıııttt Erenköy!" diyordu. Hem de takılmış plak gibi... Ailesi ne kadar üzülmüştür. "Naber?" desen cevap veremiyor ama "Zzzıııttt Erenköy"ü öğrenmiş. Sanırım büyüdükçe doğru arkadaş seçmek daha önem kazanacak.

Bugün de bizim arka sokaktaki parka gittim. Benden 2 ay büyük bir arkadaşla oynadım. Aynı yaşta olduğumuzdan boyu boyuma, huyu huyuma uygundu. Ama her zaman böyle olmuyor, genelde büyükler oluyor etrafta. Yakamoz'la oynarken bizden 2 yaş büyük 2 kız geldi. Birini tanıyorum, biraz problemli bir tip... Ben basamakları tırmanırken beni ittirip öne geçmeye çalışıyor ya da başka çocukların oyuncaklarını alıyor vs. Kaydırağın ikinci katında onlar otururken ben de ortada dolanıp çıtaların boşluklarından anneme "ce-ee" yapıyordum. Ada durup dururken beni ittirdi. Neyse ki diğer kızın ayağına takılıp yön değiştirerek düştüm, yoksa basamağa çok kötü başımı vuracaktım . Tabii bastım yaygarayı! Sonra gelip özür diledi, bir daha yapmayacakmış! Oldu!!! Bir daha yaklaşır mıyım ben senin yanına??? Annemle konuşarak oradan uzaklaştık. Annem bana bazen böyle çocuklarla karşılaşabileceğimi, kendimi korumam gerektiğini anlattı. Elele tutuşmuş kedi ararken Ada da arkamızdan geldi. Annemin elini tuttu ve sürükleyerek kedilere götürmeye çalıştı. "Allah Allahhhh! Çattık!!" diye geçirdim içimden. Annemi mi beğendi ne? Annem usta bir hareketle elinden kurtuldu da hemen kaçtık.

"Pisi-pisi-pisi-pisi-piiiii" diye kedi aramaya devam ettik ve sonunda bulduk... :)
Akşam da Lisya'nın köpeği Dali'yi dolaştırmaya gittik. Bu ilk denememdi. Etraftaki kuşlar ve kediler dikkatimi dağıtınca Dali'nin tasmasını bırakıverdim. Meğer Lisya da tutuyormuş, yoksa ilk günden Dali'yi kaçırıverecektim! Ucuz kurtardım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder